arkeoloji dunyası
2006 YILI ARKEOLOJİ KAZI HABERLERİ

ARKEOLOJİ DÜNYASI

ARKEOLOJİ ETKİNLİKLERİ

ARKEOLOJİ BELGESELLERİ

ARKEOLOJİ HABERLERİ

arkeoloji haber arşivi

ARKEOLOJİ KAZI HABERLERİ

ARKEOLOJİ KAZILARI

 

ANTİK BÖLGELER

ANTİK KENTLER

ANADOLU UYGARLIKLARI

MÜZELER

TARİH ÇAĞLARI

MİTOLOJİ

Tanrılar-Tanrıçalar-Kahramanlar ve Atrübüleri

ARKEOLOJİ SÖZLÜĞÜ

ARKEOLOJİ MAKALELERİ

 

ARKEOLOJİ KİTAPLARI

ARKEOLOJİ GEZİLERİ

İST. ARK. MZ. SEMİNERİ

 

ARKEOLOJİ GEZİLERİM

ARKEO DOSTLAR

ARKEO İLGİNÇ

SÖZ SİZDE

MESAJINIZ VAR

YEREL ARAŞTIRMACILARIMIZ

ARKEOLOJİ HOCALARI

ARKEOLOJİ SİTELERİLİNKLERİ

 

2006 YILI ARKEOLOJİ KAZI HABERLERİ

 

 

MALATYA ASLANTEPE


20.10.2006

Dünyanın en eski yerleşim birimlerinden biri olarak bilinen ve açık hava müzesine dönüştürülmesi yolunda çalışmalar yapılan, Malatya'ya 5 kilometre mesafedeki Orduzu beldesi sınırlarında bulunan Arslantepe Höyüğü'nde bu yıl yapılan kazı çalışmasında daha eski katmanlara rastlandı.

Kazı Başkanı İtalya Roma La Spienza Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Marcella Frangıpane, 1 Eylül 2006 tarihinde başladıkları çalışmalar sırasında, Kolkolitik döneme ait katmanda kazı yaptıklarını belirterek, "Çalışmalar sırasında bir sürprizle karşılaştık. Bu bölümde tepe bitiyor. Burada bir teras bulduk, MÖ 3600-3700 dönemine ait. Çok büyük bir bina olduğunu sanıyoruz. Şimdilik binanın terasını bulduk. Burada birçok insanın yaşadığını tahmin ediyoruz" dedi.

Dünyanın en eski saraylarından olduğu belirtilen MÖ 3 bin 300 yılına ait sarayı daha önceki yıllarda bulduklarını hatırlatan Prof. Frangıpane, "Kazı yaptıkça, belki MÖ 4000-4200 dönemlerine ait de eserler bulabileceğiz" şeklinde konuştu.

26'sı İtalya Roma Üniversitesi Arkeoloji Bölümü'nden toplam 60 kişinin çalıştığı kazı çalışmalarının bu yılki bölünün ekim ayının ortalarında tamamlanacağı kaydedildi. Arslantepe Höyüğü'nden çıkarılan tarihi eserleri, asılına uygun bir şekilde birbirleriyle birleştiren Restoratör Aysel Aktürk ise çıkan eserleri gerektiğinde uygun malzemeyle yapıştırdıklarını ve ortaya güzel eserler çıktığını söyledi.

İlk kazı çalışmaları 1930'lu yıllarda başlayan, 1962 yılından bu yana da her yılın belirli dönemlerinde, kesintisiz olarak İtalyan arkeologlarca kazıların sürdürüldüğü Arslantepe'de önceki yıl da, uluslararası arkeoloji çevrelerince büyük ilgi uyandıran ve halen Malatya Müzesi'nde sergilenen "Dünyanın En Eski Kılıcı" bulunmuştu. Bu eser, özel izinle Roma'da da sergilenmişti.

Halen 16 bin'e yakın eserin bulunduğu Malatya Müzesi'nde sergilenen eserlerin yaklaşık yüzde 70'lik bölümünü Arslantepe kazılarından çıkarılan eserler oluşturuyor
Malatya Haber

ISOS

04.10.2006

Hitit, Pers, Doğu Roma, Selçuklular ve Osmanlı gibi birçok medeniyete ev sahipliği yapan İsos'ta (Epifenya) Arkeolog Ömer Çelik başkanlığındaki 13 kişilik bir ekiple kazı çalışmalarına başlandı.Kazı Başkanı arkeolog Ömer Çelik, 20 gün sürecek kazıların daha çok mozaikleri kurtarmayı amaçladığını söyledi. Çelik yaptığı açıklamada: "Liman, kale, kemer, tapınak ve su depoları kalıntıları bulunan antik kentin büyük bölümü tahrip olmuş. Kervansaraylarıyla dönemin önemli bir ticaret merkezi olduğu bilinen İsos'un, MÖ 334 yılında Büyük İskender'in Pers Kralı 3.Darius'u yendiği savaş sonrasında büyük bölümü yıkılmış " Hatay'ın Erzin ilçesi'nde bulunan İsos'ta sütunlu cadde ile hamam içindeki taban mozaiklerini kurtarma çalışmaları yaptıklarını söyleyen Çelik, ";Dileğimiz, daha çok ödenek aktarılması ve çalışmaların daha yoğun yapılmasıdır. Birçok medeniyete ev sahipliği yapan harabeler, tarihe ışık tutacak özelliklere sahip" dedi.
Türkiye Gazetesi

HADRIANOPOLIS - KIMISTINE

09 Ekim 2006
Karabük'ün Eskipazar ilçesindeki antik kent Hadrianopolis'te kazı çalışmaları sürüyor. Kazılarda at, fil, panter, geyik ve grifon gibi birçok varlığın tasvir edildiği eşsiz eserler ortaya çıkarıldı.

Bu yıl Şubat ayından itibaren "Kimistine" adlı antik yerleşimde, daha önce keşfedilmemiş 2 Roma tapınağı ile geniş Roma mezar alan incelendi.


Antik kentte kendisinin başkanlığında başlatılan yüzey çalışmalarında 14 adet yapı saptandığını anlatan Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ergün Laflı, 17 Temmuz 2006'da başlatılan kazıda, daha önce yüzey araştırmalarında tespit edilen "Hamam A" adı verilen kent merkezindeki anıtsal yapıda çalışmalara devam edildiğini anlattı.

Laflı, "Bu alanda 1 Eylül'e kadar sürdürülen kazılarda, hamamın 13 ana mekanı ortaya çıkarılmıştır. Kazılarda at, fil, panter, geyik ve grifon gibi birçok hayvanın tasvir edildiği eşsiz eserler ortaya çıkarıldı. Ayrıca kilise neflerinden birinde 12 farklı kuş figürü, farklı pozisyonlarda resmedilmişlerdir" diye konuştu.
Laflı, en az 5 yıl daha devam edecek kazılarda amacın, bölgenin eski çağdaki yerleşim düzenini anlamaya çalışmak, Roma dünyası ile olan bağlantısını ve antik çağ dünyasındaki yerini kavramak olduğunu kaydetti.

Grifon: Kartal başlı ve kanatlı, aslan gövdeli mitolojik yaratık.
NTV VE AJANSLAR

2006 YILI ÖDENEKLERİ
KİM NE KADAR ALDI

Ahlat Mezarlığı, 245 Milyar
Rhodiapolis, 225 Milyar
Nysa, 170 Milyar
Zeugma, 145 Milyar

100 Milyar alanlar

Alanya Kalesi
Ortaköy
Alacahöyük
Laodikeia
Küllüoba
Bayraklı
Klazomenai
Klaros
Fokaia
Kültepe
Aigai
Stratonikeia
Knidos
Kaunos
Eski Knidos
Lagina
Harran
Kzykos
Ephesos (Liman ve Kuretler Caddesi için)


25-80 Milyar alanlar
Diğer 52 kazı

58 Yüzey Araştırmasına
162 Milyar

Müze Kurtarma Kazılarına
803 Milyar

Müze ortak kazılarına
724 Milyar

Temizlik Çalışmalarına
195 Milyar

Kazılara İşçi Ödeneği olarak
609 Milyar

Kurtarma Kazılarına
3 Trilyon

ALLIANOI

17 Eylül 2006
Bu yılki Allianoi kazıları 25 Eylülde son buluyor. Bu hafta bir Hermes başı bulunması kazı ekibini sevindirdi.
Cumhuriyet

PERGE

13 Eylül 2006
Kazı çalışmalarının devam ettiği PERGE Antik Kentinde, mimari yapılar ve iskeletler üzerinde incelemeler yapıldı.
Kazı başkanı Haluk Abbasoğlu, "İskeletlerde kırıklara rastlanmması, onların savaşmadan rahatbir yaşam sürdrdükleri gösterir. Ölüm nedenleri, anemi, kanser ve eklem hastalıkları olmuş. Mimari yapıları incelediğimizde, Roma İmp. Çağında çok para kazanıp, rahat yaşamışlar" dedi.
Cumhuriyet

AHLAT-HARABEŞEHİR KAZILARI

12 Eylül 2006
Tarihi Selçuklu mezarlığında ve Kaya Evlerinin bulunduğu HARABEŞEHİR'de kazı çalışmaları başkanı Gazi Üni. den Doç. Nakış Karamağaralı, "mağaraların birinin girişinde ve Buğatayaka Kümbetinin içinde, ortasında lotus olan iki tavus kuşu figürüne rastladık. Buğatayaka'nın Budist inancına sahip bir Moğol hükümdarı olduğunu biliyoruz. Bunları, Ahlat'taki diğer Moğol tesirleriyle birleştirince, Mağara Tapınağın, budist inancına ait bir mekan olduğunu düşünüyorum." diye bilgi verdi.

Tavuskuşu, Budizm, Hıritiyanlık ve Müslümanlıkta cennet ve sonsuzluğun sembolü.
AA., Cumhuriyet

ALACAHÖYÜK

Eylül 2006

Antik baraj 32 asır sonra hizmette
ÇORUM (İHA) - Hitit uygarlığına başkentlik yapmış Çorum'un tarihi ören yeri Alacahöyük'teki 3240 yıllık Hitit Barajı kullanıma açıldı.


Alacahöyük'te yapılan kazı çalışmaları kapsamında 2002 yılında başlanan tarihi Hitit Barajı temizleme çalışmaları tamamlandı. Ankara Üniversitesi (AÜ) Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aykut Çınaroğlu başkanlığındaki arkeoloji grubu tarafından 1996 yılında Alacahöyük'te başlanan kazı çalışmaları kapsamında 2002 yılında barajla ilgili çalışmalara başlandı. Yüksel İnşaat'ın sponsorluğunda gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda tarihi barajın bulunduğu alandan 2.5 milyon metreküp balçık temizlenerek kullanıma açıldı.


Hitit Barajı'nın sulama amaçlı kullanılmasına başlanılması dolayısıyla Alacahöyük'te tanıtım programı düzenlendi. Törene, Alacahöyük Kazı Ekibi Başkanı ve AÜ Dil, Tarih, Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aykut Çınaroğlu, bölgede çalışma yürüten arkeologlar, AÜ Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras, Çankaya Belediyesi ve İç Anadolu Belediyeler Birliği Başkanı Muzaffer Eryılmaz, Alacahöyük kazı çalışmalarının sponsoru olan inşaat firması yöneticisi Emin Sazak ile diğer yetkililer katıldı.


Bölgede kazıların 1936 yılında Atatürk'ün emriyle başlatıldığını hatırlatan Prof. Dr. Aykut Çınaroğlu, "Alacahöyük'te daha önce bataklık bir halde olan Hitit Barajı'nın yapılan kazı çalışmalarıyla 2003 yılında işlevselliği tespit edildi. Barajla ilgili yürütülen kazıların halen devam ediyor" dedi.


Prof. Dr. Aykut Çınaroğlu, 2002 yılında barajda yapmaya başladıkları kazı çalışmalarına DSİ, Köy Hizmetleri, Çevre Bakanlığı, Çorum Valiliği ve Alacahöyük Belediye Başkanlığı'nın ekipman desteğiyle yaklaşık 2.5 milyon metreküp balçık taşımak suretiyle temizlendiğini ifade etti. Yapılan çalışmalar sonucunda barajın taş dolgu setinin 50 metrelik bölümünün 2002'de, geri kalan 80 metrelik kısmının ise 2003 kazı mevsiminde açıldığını, temizlendiğini, küçük ve basit aslına uygun onarımlarla açığa çıkartıldığını belirtti.


Baraj konusunda Hititler'e ait tabletlerden bilgi edindiklerini, söz konusu barajın Hitit Kralı 4. Tuthalia tarafından Tanrıça Hepat'a atfen yapıldığını kaydeden Prof. Dr. Çınaroğlu, "Anadolu'da Milattan Önce (MÖ) 1200'lü yıllarda yaşanan kuraklık üzerine Hitit Kralı 4. Tuthalia, Mısır'dan buğday getirterek halkının açlık sıkıntısı çekmemesini sağladı. 4. Tudhalia, bunun üzerine MÖ 1240 yılında Orta Anadolu'da 11 ile 13 baraj inşa ettirdi. Bu barajlardan Alacahöyük'teki hariç hepsi işlevini yitirdi.


Alacahöyük'teki baraj ise kaynak suyu gövdesi içinden çıktığı için bu su günümüze kadar akmaya devam etmiştir" şeklinde konuştu.


Prof. Dr. Çınaroğlu, 2002 yılında Alacahöyük kazı ekibinin baraj gövdesini temizleyerek, taş dolgu setini arkeolojik kazı metotlarıyla açtığını belirtti.


BARAJDA ÇİMENTO YERİNE KİL KULLANILMIŞ
Prof. Dr. Çınaroğlu, barajın taş dolgu setinin bugünkü barajların yapım tekniğiyle aynı olduğuna işaret ederek, ancak Hititlerin barajın gövdesindeki kaya dolgusunda çimento yerine kil kullandıklarını kaydetti. Hititler döneminde barajın içme ve sulama suyu olarak kullanıldığını anlatan Prof. Dr. Çınaroğlu, "Antik çağda, bu barajdan içme suyu olarak kullanılacak su, bir havuzda toplanmış. Havuzdan da filtrelerle temizlenip arıtıldıktan sonra, 2 kilometre uzaklıktaki kent merkezine götürülmüş. Barajın debisine göre yapılan su kanalları ise bizi oldukça şaşırttı" diye konuştu.


Prof. Dr. Çınaroğlu, barajdaki kazı çalışmalarının devam ettiğini belirterek, şu anda yaklaşık 15 bin metreküp suyun barajın içinde bulunduğunu, bu suyu bölge halkının tarım arazilerinde kullanmaya başladıklarına dikkat çekerek, "3240 yıl sonra ilk kez antik bir baraj asıl işlevini yürütmeye başladı. Bu baraj şimdi 2 bin 300 nüfuslu Alacahöyük Beldesi'ne sulama göleti olarak hizmet verecek. 15 metre genişlik ve 135 metre uzunluğa sahip barajın derinliğini ise kazı çalışmalarının tamamlanmasından sonra öğrenebileceğiz" ifadelerini kullandı.


Prof. Dr. Çınaroğlu, barajın gün yüzüne çıkartılması sırasında ise Tanrıça Hepat'ın kaidesini, bir stel parçası ve altından olan, yakut taşlarıyla süslenmiş bir kolye bulduklarını da kaydetti.


Hitit Barajı'ndaki programın ardından Alacahöyük'teki Hititlerin dinsel mabedinin önünde insanlığın ilk gitar kabartmasının bulunduğu alanda, ünlü gitarist Ahmet Kanneci ile Ekrem Öztan tarafından klarnet dinletisi sunuldu. Ahmet Kanneci, insanlığın ilk gitarının önünde müzik dinletisi sunmaktan büyük heyecan duyduğunu ifade ederek, "Keşke bu tarihi gitardan bestesi yapılmış bir müzik olsaydı. Onu da sizlerle paylaşsaydım" dedi.

Prof. Dr. Çınaroğlu, burada yaptığı konuşmada da Alacahöyük'te gitarın yanı sıra tulumun da sembolize edildiği müzik aletlerinin bulunduğu kabartmalar olduğunu kaydetti.

POMPEİOPOLİS

Kastomonu-Taşköprü'de bulunan Pompeiopolis Antik Kenti kazılarında, Geç Roma Dönemine ait VİLA bulundu.
Başkanlığını Doç Latife Summere'in yürüttüğü kazıları, Alman Münih Üni. ve Taşköprü belediyesi desteklyor.ç. Summerer, "Zımbıllı Tepesi'ndeki 6 km. kareleik bir alanı kapsayacak şekilde kazı çalışmaları yapmaktayız. Roma Villasının yanı sıra Roma Hamamı, antik köprüi tiyatro ve mabet gibi kalıntılara ulaşmayı umudediyoruz. Pompeiopolis, Romalıların sıfırdan kurduğu bir kent. Romalıların bir kenti kurarken neleri ön plana aldığını burada gözlemleyeceğiz. En az on yıllık bir kazı olacak" dedi.
Kazıda, Alman Münih, İsviçre Basel ve Zürih Üni. arkeologları görev alıyor.
Taşköprü Belediya Başkanı Hasan Altan "Hayalini kurduğumuz kazı çalışmaları başladı. Kendilerine elimizden gelen desteği vereceğiz" dedi.
Temmuz ayında başlayan, kazı Eylül sonuna kadar devam edecek.
Hayri Arslan Cumhuriyet

KNIDOS

sa550270.jpg

Knidos Kazıları 2006
Resimde görülen ağır işleri yapanlar işçi değil arkeoloji öğrencileridir. Kızlar kovalarla moloz çekerken, erkekler calaskarları kullanıyor.

16 Agustos 2006
Selçuk Üni. Arkeoloji Bl. Prof. Ramazan Özgan başkanlığında yürütülen Knidos kazıları bütün hızıyla sürüyor. Bu yıl Agora kazılarının yanı sıra, Agora Stoasının restorasyonuna ağırlık veriliyor.
İşçi çalıştırılmayan Knidos kazıları, Öğrenci Kazısı olmasıyla öne çıkıyor. Kazı ve restorasyon işlerinde çalışan 26 öğrenci (ki ikisi dayanamayıp Knidos'u terketmiş) büyük deneyim kazandıklarını ifade ettiler.
Yıllardır çok kötü koşullarda barınan öğrencilere, yeni yatakhane barakası yapımı ise devam ediyor.

ÇATALHÖYÜK

KIRMIZI BOYALI DUVAR
29 Agustos 2006
Konya nın Çumra ilçesi yakınındaki Neolitik dönem yerleşmesi Çatalhöyük de kazıların son günlerinde, kırmızı boyalı bir duvar bulununca çalışmalar 20 gün uzatıldı.
Batı tepesinde, Neolitik döneme ait güney alanda 4040 bölgesinde sıra dışı bir yapı bulundu. Yapıda (yapı 65), özenle yapılmış bir ocak, bölme izleri ve doğu platformda bulunan çok sayıda gömüt heyecan yarattı. Konya Müzeler Müdürü Erdoğan Erol, "Daha önce rastlanılmayan büyüklükte bir duvar ortaya çıkarıldı. Kerpiç duvar, su ve toprak karışımıyla elde edilen sıvayla 2 cm. kalınlığında bir sıvayla kaplanmış. Üzeri de kırmızı topraktan elde edildiğini sandığımız kırmızı bir boyayla boyanmış. Bu kült amaçlı veya ısı yalıtımı için olabilir. Buradaki duvarlar beyaz bir toprakla sıvanıyor ve resimler genellikle bu beyaz zemin üzerine yapılıyor" diye bilgi verdi.

TRALLEIS

"ÜÇ GÖZLER"E SPONSOR ARANIYOR

20 Agustos 2006
Tralleis kazıları 4 yıl aradan sonra yeniden başladı.
Kültür Bakanlığının 25 bin YTL lik ödeneğiyle başlayan kazılar, 75 bin YTL lik ek ödeneğin gelmesiyle Eylül sonuna kadar devam edecek.
Adnan Menderes Üni. Arkeoloji Bölüm Başkanı ve Tralleis kazı başkanı Prof. Abdullah Yaylalı, "ÜÇ GÖZLER" denilen Tralleis Gymnasionu Anıtsal Kapısının onarımı için Aydın lı iş adamlarına sponsorluk çağrısı yaptı.
Yeni Asır

BAYBURT KALESİ KAZILARI

18 Ağustos 2006
Bayburt kalesi Erzurum Müze Müdürlüğünce kazılıyor.
Arkeolog Gülşah Altunkaynak, "kale içindeki kazılarda çok sayıda bir kısmı mühürlü pipo, seramikler ve yaşam alanları bulduk. Kazılar sonucunda kalenin tarihi hakkında detaylı bilgilere ulaşacağız. Kazı çalışmaları ekim ayına kadar devam edecek. Surların üzerindeki restorasyon çalışmaları da devam ediyor" dedi.
Bayburt Kalesinin MS. 58 de yapıldığı tahmin ediliyor. Roma, Bizans, Arap, Kommenos eğemenliğinde kaldı.
Dünya

AMİSOS - İKİZTEPE HÖYÜĞÜ

13.09.2006
Samsun'da, 3 Ayrı Bölgede Arkeolojik Kazı Çalışmalarının Sürdürüldüğü Bildirildi.


Samsun Müze Müdürlüğü'nden edinilen bilgiye göre, 32 yıldır devam eden Bafra İlçesi İkiztepe, Vezirköprü İlçesi Oyma Ağaç Köyü'nde yüzey taraması, merkez Karasamsun ve Baruthane mahallerinde sondaj kazı çalışmaları devam ediyor. Özellikle tarihi Amisos hazinlerinin bulunduğu Karasamsun ve Baruthane mahallelerinde çalışmalar ağırlık kazandı.

Amisos'un, M.Ö. 2-3. yüzyıllar ve 7. yüzyılda Miletoslular tarafından bugünkü Samsun'un batısında yer alan "Karasamsun'' yöresinde kurulduğu biliniyor. Dönemin önemli liman kentlerinden birisi olan Amisos, Pers, Roma ve Pontuslular'ın egemenliği altına da girdi. (İhlas Haber Ajansı)


KÖŞK HÖYÜK

10 Ağustos 2006
Bahçeli köşk höyük - M.Ö. 6030
Niğde'nin Bor ilçesine bağlı Bahçeli beldesi yakınlarında bulunan Bahçeli Köşk Höyük'te, kazı çalışmaları sırasında 8 bin yıl öncesine ait kalıntılara ulaşıldı.

NİĞDE - Bahçeli Köşk Höyük arkeolojik kazı çalışmaları hakkında bilgi veren 9 Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Süleyman Özkan, kazı çalışmalarında 4 ayrı tabakaya ait yapıların ortaya çıkarıldığını belirtti. Kemikten ve taştan yapılmış küçük objelerin yanı sıra üzerinde kabartma bulunan seramiklerin de ortaya çıkarıldığını bildiren Doç. Dr. Süleyman Özkan, üzerinde çalışma yaptıkları 4 büyük tabakanın en eskisinin M.Ö. 6030 yıllarına ait olduğunu söyledi. Doç. Dr. Özkan, insanların 8 bin yıl önce yaşadıkları mekana ulaştıklarını, kazılarda yüzü sargılı 4 adet kafatası bulduklarını kaydetti.
Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aliye Öztan'ın başkanlığında, 1995 yılından beri sürdürülen Bahçeli Köşk Höyük kazılarının bu yılki bölümü hızlı bir tempoyla devam ediyor.
Kazı ekibine Bahçeli beldesinden 25 gencin de katkıda bulunduğu, 3 Temmuz'da 17 kişilik ekiple başlayan kazılar, 1 Eylül'e kadar sürecek.

Bahçeli Köşk Höyüğü'nde ilk arkeolojik kazı, merhum Prof. Dr. Uğur Silistreli başkanlığında 1981-1990 yılları arasında yapılmıştı.
İlk bölüm kazı çalışmalarından 5 yıl sonra görevi üstlenen Ankara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Aliye Öztan başkanlığındaki bilimsel ekip, 1995 yılından bu yana kazı çalışmalarını sürdürüyor.
NTV-MSNBC VE AJANSLAR

KİNET HÖYÜK

7 Ağustos 2006
Bilkent üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü Başkanı ve Kinet Höyük kazı başkanı Doç. Marie Henriette Gates, bu yılki kazılarda 60 buluntu ortaya çıkardıklarını, 5 bin yıl önce kurulan antik liman kenti Kinet'te artık bilinmeyenin kalmadığını belirtti.

Kinet Höyük, 1992 yılından beri kazılıyor. Bu güne kadar 1500'ün üzerinde erken ve geç Tunç Çağına ait çanak-çömlek, mühür, ağırşak, dokuma tezgahı gibi eserler gün yüzüne çıkarıldı. Halkın geçimini tarım ve çiftçilikten elde ettiği anlaşıldı.
Kinet Höyük, İssos Ovası üzerinde 3.3 hektar bir alana kuruluydu. İki antik limana sahipti.
AA. Hatay

KAUNOS

prof.cengiz_is_k_-9.jpg

Prof. Cengiz Işık - 2005(kazı başkanı)
Kaunos Liman Çeşmesi önünde bir mola.
Sağ arkada görülen Çeşme duvarının dış yüzeyinde Kaunos Gümrük Tarifesi yer almaktadır.

KAUNOS TUZLASI BULUNDU

2 Ağustos 2006
Kaunos kazılarının başladığı 38 yıldan bu yana aranan Kaunos Tuzlası (Salinae ), Dalyan Belediye Başkanı Suat Tufan tarafından bulundu.
Kazı Başkanı Prof. Cengiz Işık; "Tuzlanın İztuzu Gölünde bulunduğunu belirterek, tarihçi Pilinius, Kaunos tuzunun göz merhemi yapımında kullanıldığından bahsediyordu" dedi.
Cumhuriyet

TEION


31 Temuz 2006

Zonguldak, Çaycuma ilçesi, Filyos Beldesindeki Teion antik kentinde kazılara başlayabilmek için 1300 dönüm arazi çöplerden ve otlardan temizleniyor.
Temizlik çalışmaları bitince Trakya Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Doç. Sümer Atasoy başkanlığında ki 15 kişilik ekip kazılara bşlayacak.
Ereğli Müzesi Müdürü Ahmet Mertcan, antik kentte Tiyatro, Su Kemeri, Kale, Kilise gibi çok sayıda tarihi yapı bulunduğunu açıkladı.
AA, Cumhuriyet

EPHESOS

EFES ANTİK TİYATROSU'NA RESTORASYON

25 Temmuz 2006

Avusturya Arkeoloji Enstitüsü EFES Kazıları Başkanlığı ile Selçuk Belediye Başkanlığı arasında imzalanan işbirliği protokolü çerçevesinde Efes Antik Tiyatro restorasyonuna başlandı.

Selçuk Belediye Başkanı CHP'li Vefa Ülgür, onarım projesinin maliyetini belediye olarak karşılayacaklarını anlattı: "Elimizi taşın altına sokuyoruz. 2006 yılı çalışma programı için ilk etapta 250 bin YTL katkıda bulunduk. İşçi, makine ve malzeme konusunda da her tür desteği vereceğiz. En büyük hedefimiz bu dünya harikasını sağlamlaştırmak ve insanlığın hizmetine sunmaktır."

Kazı başkanı Prof. Dr. Krinzinger de, "Bu yılki çalışmalar antik tiyatronun güneyindeki ziyaretçi girişleri bölümü ve birinci diazoma (koridorlar) bölgelerinde yoğunlaşacak, üç ay sürecek" dedi.
Kazı başkanı Prof. Fritz Krinzinger, "111 yıldır Efes'te kazı yapan bir kurum olarak ilk kez böyle bir işbirliği yaşadıklarını" söyledi. " 20 yıldır Efes ve tiyatrosu için çaba sarf ediyorum. Bu destek için Belediyeye teşekkür ederim" dedi.

Dünya

PARION

PARION ANTİK KENTİNE DİNAMİT

24 Temmuz 2006

Çanakkale ili Biga ilçesi Kemer köyünde bulunan Parion antik kenti kazı başkanı, Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Cevat Başaran "kazı alanında ve antik kentin sınırındaki 4 mezarın, kış aylarında defineciler tarafından iş makineleriyle tahrip edildiğini, dinamitle parçalanmaya çalışıldığını, heykel ve seramik kapların çalındığını" belirterek, "Parion antik kentini 13 yıldır ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Karşılaştığımız manzara bizi çok üzdü. Köy halkının Parion kentini koruması gerekir" dedi.
Prof. Başaran " Kaya Mezarı" adı verilen mezarın içinde bulunduğunu tahmin ettikleri definenin de çalınmış olabileceğini öne sürdü.
AA, Hürriyet

PATARA

PATARA TİYATROSU KAZISI BAŞLADI

19 Temmuz 2006

2003 yılından beri Anadolu Üniversitesi tarafından yürütülen Patara Tiyatrosu kazısı başladı.
Kazı başkanı Yrd. Doç. Sabri Alanyalı'nın verdiği bilgiler; kazının 4 Eylüle kadar sürecek.
2006 yılı kazıları, Tiyatro mimarisini tanımaya yönelik olacak.
" Tiyatronun sahne binasının iç kısmında yer alan mimari blokların belgelenmesinin ardından, vinç yardımıyla kaldırılmaya başlanacak. Likya taş işçiliğinin en güzel örneklerinden biri olan Tiyatro, diğer Roma Dönemi Anadolu tiyatrolarından ayrılmaktadır. Mimarisiyle Hellen özelliği gösteren tiyatro, tapınak oluşumuyla Roma etkileşimini yansıtmaktadır."

DASKYLEION

Daskyleion.jpg

14 Temmuz 2006 BANDIRMA

Daskyleion kenti gün ışığına çıkıyor
Dünyada en eski Zerdüşt tapınağının bulunduğu Balıkesir-Bandırma ilçesine bağlı Hisartepe'deki Daskyleion Antik Kenti'ndeki kazı çalışmaları başladı.

- Ergili Hisartepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Tomris Bakır, Daskyleion'daki 18'inci kazı yılında arkeolog, restoratör, mimar, arkeojeofizik uzmanlarından oluşan 30 kişilik ekibin çalışacağını belirtti.
Bakır, bu yılki kazıların, Pers dönemine ait saray, dini ve kamu yapılarının yer aldığı Hisartepe'nin en üst noktasına odaklanacağını ve Zerdüşt tapınağının bulunduğu alanın önemli ölçüde aydınlığa kavuşacağını ifade etti. Tomris Bakır, kazı çalışmalarının, Eylül ayı ortalarına kadar devam edeceğini sözlerine ekledi.

DASKYLEION ANTİK KENTİ
Dünyada kazı çalışmaları yürütülen tek Pers satraplık (valilik) merkezi olan Daskyleion'da, M.Ö. 477 yılında Satrap Artabazos'un yaptırdığı saray ve dünyada en erken tarihli ve tek örnek olan Zerdüşt tapınağı yer alıyor.
NTV-MSNBC VE AJANSLAR

RHODİAPOLİS

rhodiapolis-1.jpg

Rhodiapolis'te kazılar başladı

7 Temmuz, 2006

Kazı çalışması yaklaşık iki ay sürecek
Antalya'nın Kumluca ilçesinde bulunan Rhodiapolis antik kentinde kazı çalışmaları başladı.

Kazı çalışmaları, Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Nevzat Çevik başkanlığında yürütülecek.

Prof. Dr. Nevzat Çevik, bu yılki kazı çalışmasının yaklaşık iki ay süreceğini belirtti.

Kazı süresince 50-60 kişilik bir ekibin görev yapacağını belirten Çevik, ''kazı çalışmalarımıza bölge halkının sahip çıkması ve desteklemesini istiyoruz. Çünkü yapılacak çalışma maliyetli ve özveri isteyen bir iş. Burası gün ışığına çıktığında bölgemiz adına büyük bir tarih ve turizm potansiyeli oluşturacağına inanıyorum'' dedi.

Kazı öncesi konuşma yapan Kumluca Belediye Başkanı Hüsamettin Çetinkaya, Likya'nın en ünlü hayırseveri Opramoas'un yaşadığı kent Rhodiapolis'in gün yüzüne çıkarılmasının, hem Kumluca'ya hem de ülkeye büyük bir tarihi katkı sağlayacağını söyledi.

Çetinkaya, ''kazılara halkımızın da destek vermesini istiyoruz'' dedi.

Likya dili ile yazılan kitabe

Şehir hakkında tek bilinen şey, en doğudaki Likya dili ile yazılı bir kitabenin Rhodiapolis'te bulunması. Bu yazıt, Likya hükümdarlık alanının sırrını tespit etmeye de yardım ediyor.

Rhodiapolis, bugün tamamen orman içinde kalmış bir ören yeri olduğu için büyük ve belirli yapıların dışındaki kalıntıları teşhis etmek oldukça güç. Kalıntılar arasında büyük bir kısmı tahrip olmuş Bizans çağı yapıları çoğunlukta. Şehrin aşağı yukarı ortasına isabet eden yerde, bir Roma dönemi tiyatrosu bulunuyor.

Duvarları tamamen kitabelerle dolu olan ve Opramoas'ın resmi ilişkilerinin sıralandığı 64 belgeden oluşan bir monumental yapı bu tiyatronun sahne binasının gerisinde yer alıyor.

12 imparator mektubu, 10 proccurator mektubu ve 33'ü birlik toplantısına ait belgenin sıralandığı bu yazıtlı anıt, bugün harap durumunda.

POMPEIPOLIS

Kastamonu'nun Taşköprü İlçesi'nde, Pompeipolis Antik Kenti'ni ortaya çıkarma amaçlı kazı izninin Bakanlar Kurulu'ndan çıkmasının ardından, çalışmaların başlayacağı tarih de belirlendi.

Ağustos ayında başlatılacak kazı çalışmalarına başkanlık edecek olan Almanya Münih Üniversitesi Klasik Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Latife Sümerer, Kastamonu'ya geldi. Sümerer, hemen Taşköprü'ye geçerek incelemelerde bulundu. İncelemelerin ardından bir açıklama yapan Sümerer, Kastamonu'nun ilçesi Taşköprü'deki bu antik kent için 12 yıllık bir kazı çalışması planladıklarını söyledi.
KASTAMONU (İHA) -

mylasa kazi alani.jpg

MYLASA Kazı Alanı

MYLASA

Mylasa kazısında birçok kalıntı

26 Mayıs, 2006


Eserlerin birçoğu Roma İmparatorluğu sonrası dönemlere ait
Mylasa kazı çalışmalarının olduğu alanda Milas'ın tarihine ışık tutacak birçok kalıntı bulundu.

Mylasa Kent İçi Kurtarma Kazısı Başkanı Yrd. Doç.Dr. Abuzer Kızıl, Milas'taki kazı çalışmalarına Esentepe bölgesindeki antik tiyatrodan başlamak istediklerini anlattı:

''Ancak 1993 yılında askerlik şubesi binasının temeli kazılırken Hayıtlı Mahallesi'nde ortaya çıkan Mylasa kenti ilgimizi çekti. Burada tarihi eser bulunmasından sonra, buranın daha önemli olduğuna karar verdik.

Mylasa kazı çalışmalarımızın olduğu alanda Milas'ın tarihine ışık tutacak birçok kalıntı bulduk.''

Roma İmparatorluk döneminde mezarlık

Kızıl, Mylsa kent İçi Kurtarma Kazısı'nın yapıldığı alanda bulunan kırık lahitin ise bölgenin Roma İmparatorluk döneminde mezarlık olarak kullanıldığını gösterdiğini açıkladı.

Yrd. Doç.Dr. Abuzer Kızıl, kazı alanında ortaya çıkan diğer eserlerin ise Roma İmparatorluğu sonrası dönemlere ait olduğunu anlattı:

''2004-2005 yılları arasında yapılan çalışmalar sonucunda Bizans dönemine ait el kantarı, bakır sikkeler bulundu. Roma dönemine ait olarak da sikkeler, kırık testi parçaları bulduk.

Kazı çalışmalarında ayrıca Helenistik döneme ait üzerinde çift yüzlü balta (Labris), Trident, at motifleri bulunan bronz sikkeler, kabartma desenli kalıp
yapımı kaseler, parlak kırmızı sırlı doğu sigilataları bulundu.

Ayrıca üzerinde Zeus'un kabartmalı yıldırım demeti bulunan küçük blok taş ile bir yüzünde labris, bir yüzünde tirident bulunan sunak, bulunan önemli eserler arasındaki yerini aldı.''

HASANKEYF

TARİHİ DOKU ORTAYA ÇIKARILACAK

19.05.2006
Batman'ın tarihi Hasankeyf İlçesi'nde kazı için temizlik çalışmaları aralıksız devam ederken, bu yılki kazıların Büyüksaray ve civarında yoğunlaşacağı belirtildi.

Kazı ekibi Başkanı Prof. Dr. Abdusselam Uluçam, ön hazırlık için Hasankeyf'teki ekibin temizlik çalışmalarını sürdürdüğünü, kazı çalışmalarının ise 1 Haziran tarihinde start alacağını ve büyük bir hızla devam edeceğini vurguladı. Ilısu Barajı nedeniyle çalışma zamanlarının kısıtlılığının farkında olduklarını belirten Prof. Uluçam, "Hasankeyf'teki tarihi dokuyu ortaya çıkarmak için gereken her türlü çalışma yapılıyor. Büyüksaray ve çevresinde yoğunlaşacak bu yılki kazılar için GAP idaresinden 1 milyon 200 bin YTL ödenek ayrıldı. İlk etapta 300 bin YTL hesaba aktarıldı. İhtiyaç duyuldukça geri kalan para da hesaba aktarılacak. Kale başındaki mağaralar, Hasankeyf'te bulunan kazı ekibi personeli ve işçiler tarafından temizleniyor. Kale başında temizlenmesi öngörülen 110 mağaradan 50'si temizlendi, geri kalan mağaralar ise 1 Haziran tarihine kadar temizlenecek" diye konuştu.

Tehdit aldığı yönündeki haberlerle ilgili olarak ise Prof. Dr. Uluçam, "Haberi okuyunca şaşırdım" diyerek, bugüne kadar hiçbir tehdit almadığını, hem yetkililer hem de halk tarafından kendisine büyük bir sevgi ve saygı gösterildiğini söyledi. Prof. Dr. Uluçam, tehdit aldığına yönelik haberin sansasyon amaçlı olduğunu savundu.
Batman Kent Haber,

askevi_reklam_.jpg

EFES, Aşkevi tabelası

EFES / EPHESOS

29.04.2006

Efes-Artemis Arasında Kazılar
Artemis Tapınağı ile Antik Efes kenti arasındaki yol ortaya çıktı.


Dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı ile Antik Efes kenti arasında bağlantıyı sağlayan yolun bir bölümü ortaya çıkartıldı.
Yolun bir bölümü, Selçuk ile Kuşadası arasındaki yolun genişletme çalışmaları sırasında ortaya çıktı. Kazı çalışmaları sırasında bir adet kapaksız küçük lahit, 3 adet de yazıtlı ve diğer amaçlarla duvar örgüsü içersinde kullanılmış Osetek ele geçirildi.

Kazılarda ayrıca bronz sikkeler, pişmiş toprak figürler, kap-kacak, kandil kulpları ve gözyaşı şişeleri bulundu.

Buluntular Efes Müzesi'ne kaldırıldı.

Bölgedeki kazılarda, yapıldığı dönemde kutsal sayılan yolun bir bölümü Avusturyalı arkeloglarca ortaya çıkartılmış, ayrıca 8 kül kabı ile kemik kutuları da bulunmuştu.


EFES / EPHESOS

Efes'te 2006 çalışmaları başladı

31 Mart, 2006


Efes Müzesi koleksiyonlarında 50 bin eser bulunuyor
İzmir'in Selçuk ilçesinde yer alan Efes Antik Kenti'nde 110 yıldır kazı çalışmalarını sürdüren Avusturya Arkeoloji Enstitüsü'nün 2006 yılı çalışmaları başladı.

Bu yıl, Ödemiş ve Kuşadası arasındaki bölgede kültür varlıklarının yerleri belirlenecek ve detaylı olarak belgelenecek.

Efes Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Friedrich Krinzinger, bu yıl Selçuk Belediyesi ile işbirliği içinde yoğun bir şekilde çalışacaklarını söyledi.

20 ayrı yerde arazi faaliyetlerinin gerçekleştirileceğini belirten Krinzinger, ''bu yıl gerçekten çok yoğun bir çalışma dönemine girdik. Bu çalışmalar kapsamında Efes çevresi kültür envanteri ve yüzey araştırması yapılacak'' dedi.

Tetragonos Agora'daki bilimsel çalışmaların tamamlandığını ve kitap olarak yayına hazırlandığını da açıklayan Krinzinger, arkaik Artemisyon ile ilgili yayın hazırlıklarının da sürdüğünü belirtti.

Efes kazılarında sürdürülen diğer projenin de Ayasuluk olduğunu belirten Prof. Dr. Friedrich Krinzinger, proje kapsamında Selçuk'taki beylikler dönemine ait üç Türk hamamında kazı ve restorasyon çalışmalarının 2000 yılından bu yana yoğun olarak devam ettiğini söyledi.

Krinzinger, Efes'teki diğer yapılardan Aşk Evi, Vedius Gymnasium ve Devlet Agorası'ndaki Laecanius Çeşmesi'nin düzenleme çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğunu söyledi.

Prof. Dr.Friedrich Krinzinger, Bizans Sarayı'nın bilimsel çalışmalarının yanında Paulus Mağarası'ndaki duvar resminin restorasyonunun bu yıl da devam edeceğini açıkladı.

Efes Magnesia Kapısı'nda yürütülen faaliyetlere de değinen Krinzinger, kapı geçişinde sondajlar yapılacağını, Kuretler caddesinde geçtiğimiz ay başlatılan kazı ve sağlamlaştırılma çalışmalarının sürdürüleceğini anlattı.

243 kişilik bilimsel heyet

Bu yıl Efes'te toplam 243 kişilik bilimsel heyetin gerçekleştireceği çalışmalarda, 80 kişi görev alacak.

Antik dünyanın en önemli merkezlerinden biri olan Efes, tarihi boyunca uygarlık, bilim, kültür ve sanat alanlarında önemli rol oynadı.

İlk kuruluşu milattan önce 6 bin yıllarında Neolitik dönem olarak adlandırılan Cilalı Taş Devri'ne kadar uzandığı bilinen Antik Efes Kenti'nde son yıllarda yapılan kazılarda, çevresindeki höyükler ve kalenin bulunduğu Ayasuluk Tepesi'nde, Tunç çağları ve Hititlere ait yerleşimler saptandı.

Liman kenti Efes, milattan önce 560 yılında Artemis Tapınağı çevresine taşındı. Bugün gezilen Efes ise Büyük İskender'in generallerinden Lysimakhos tarafından milattan önce 300 yıllarında kuruldu.

Hellenistik ve Roma çağlarında en görkemli dönemlerini yaşayan Efes, Asya eyaletinin başkenti ve en büyük liman kenti olarak 200 bin nüfusa sahip oldu.

Bizans çağında tekrar yer değiştiren Efes, ilk kez kurulduğu Selçuk'taki Ayasuluk Tepesi'ne yerleşti. 1330 yılında Türkler tarafından alınan ve Aydınoğulları'nın merkezi olan Ayasuluk, 1923 yılında Cumhuriyetin ilanından sonra Selçuk adını aldı.

Antik kentteki ilk arkeolojik kazılar, British Museum adına J.T. Wood tarafından 1869 yılında başladı. Wood'un ünlü Artemis Tapınağı'nı bulmaya yönelik bu çalışmalarına, 1904 yılından sonra D.G. Hogarth devam etti.

Bugün de çalışmalarını sürdüren Avusturyalıların Efes'teki kazıları, ilk olarak 1895 yılında Otto Benndorf tarafından başlatıldı. Avusturya Arkeoloji Enstitüsü'nün Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sırasında kesintiye uğrayan çalışmaları, 1954 yılından bu yana aralıksız sürüyor.

Efes'te Avusturya Arkeoloji Enstitüsü'nün çalışmalarının yanı sıra 1954 yılından itibaren Efes Müzesi de Kültür ve Turizm Bakanlığı adına kazı, restorasyon ve düzenleme çalışmalarını sürdürüyor.

Efes Müzesi koleksiyonlarında 50 bin eser bulunuyor.
CNN_TURK

kayalipinar_tanrisi_sivas.jpg

Sivas'ta Bir Hitit Tanrısı

Geçtiğimiz yıl Sivas'a bağlı Kayalıpınar'da bir Hitit Tanrısına ait kabartma keşfedildi. Hititlerin insan şeklinde düşündükleri Tanrı ve Tanrıçalarının giysi ve fizyonomileri çok az biliniyor. Kayalıpınar yontusu 1.2 metre yükseklikte ve yaklaşık bir ton ağırlığında.

YAZI: ANDREAS MULLER-KARPE / VUSLAT MULLER- KARPE

Hitit dönemi "Kayalıpınar Tanrısı" Anadolu'nun bilinen en önemli kabartmalarından biri. 3 bin 500 yıl öncesine ait kabartma vinç ile Sivas Müzesi'ne taşındı.

Kızılırmak'ın Sivas yaylalarında kıvrıla kıvrıla aktığı, kavaklarla süslü, soyu tükenmeye yüz tutan kara leyleklerin, balıkçıl kuşların yaşadığı, neredeyse doğanın tüm güzelliklerini sunduğu bir yerdeyiz. Geçtiğimiz yıl bu tabiat harikasının keyfini çıkaran bir Hitit Tanrısına ait kabartma keşfedildi. Sivas'a bağlı Kayalıpınar'daki kabartma 3 bin 500 yıl öncesine ait.

Bin Tanrılı Halk olarak adlandırılan Hititler çiviyazılı metinlerde "Hatti Ülkesinin Bin Tanrısından bahseder. Özellikle başkent Boğazköy (Hattuşa) ve komşusu Alacahöyük"ten benzeri Tanrı betimleri bilinse de Hititlerin insan şeklinde düşündükleri Tanrı ve Tanrıçalarının giysi ve fizyonomileri çok az biliniyor. Kayalıpınar yontusu 1.2 metre yükseklikte ve yaklaşık bir ton ağırlığında. Blok bir taş üzerindeki kabartmada sağa yönelik, taht üzerinde oturan ve tümüyle profilden işlenmiş bir insan figürü görülüyor. Oturduğu sade tahtın ayakları alta doğru genişleyerek birer aslan pençesine dönüşüyor. Ayaklarına kadar uzanan kıyafet giyen figür bir elinde içki kâsesi, diğerinde ise sadece kuyruğu korunagelmiş bir kuş tutuyor. Dolgun yüzde ise özellikle iri burun ve açılmış gözler dikkat çekiyor. Başın sol kenarında bir küpe izi görülse de kabartmanın kadın ya da erkek figürü olduğunu söylemek güç. Nitekim Hitit erkeklerinin tek, kadınların ise çift küpe taktıkları biliniyor. Kabartmada görülen yuvarlak kenarlı başlık ise Hititlerde erkekler için tipik sayılıyor. Ayrıca sarkık yanaklar ve etli çene olgun yaşta birinin betimlendiğine işaret ediyor. Tanrı figürünün karşısında ise sadece ayakkabısının ucu korunagelen ve olasılıkla Tanrıya içki sunan ikinci bir figürün bulunduğu anlaşılıyor.

Hitit kaynaklarında çok sayıda Tanrının adından bahsedilse de Kayalıpınar Kabartması'nın kıyafeti, çehresi ve başlığı adı hakkında kesin bir ipuçu vermiyor. Ancak elinde tuttuğu içki kabı ve kuş New York Metropolitan Müzesi'nde bulunan Hitit dönemine ait geyik biçimli gümüş kaptan tanınıyor. Prof. Dr. Sedat Alp kabın üzerindeki hiyeroglif yazıttaki Tanrının isminin "Astapi" olduğu belirtiyor. Adı tartışmalı olmakla birlikte Astapi'nin bir Hurri Savaş Tanrısı olduğu kabul ediliyor. Alacahöyük'te bulunan ve yazıtından Hava Tanrısı olduğu anlaşılan benzeri bir kabartmada olduğu gibi içki kabı ve kuş sembollerinin başka Tanrı tasvirlerinde de sıkça kullanıldığı biliniyor. Kayalıpınar Kabartması'nın hiyeroglif yazıtının kırık olması Tanrının ismini kesin olarak söylememizi engelliyor.

Kabartmanın bulunduğu Kayalıpınar örenyerinde şimdiye kadar Hitit dönemine ait görkemli yapı kalıntıları da tespit edildi. En eskisi Erken Hitit devrine, İÖ 19-18. yüzyıla tarihleniyor. Bu dönemde Kayalıpınar'ın Assur ile yoğun ilişki içinde olduğu anlaşılıyor. Kayalıpınar'da bulunan, bu döneme ait bir tablette Assurlu tüccarların buradaki bir köle kızı alma girişimlerinden söz ediliyor. Bu döneme ait yerleşim İÖ 18-17. yüzyılda şiddetli bir yangın ile tahrip olmuştu. Buna rağmen yerleşme terk edilmemiş, kısa bir süre sonra İÖ 17-16. yüzyılda daha büyük ve görkemli bir şekilde yeniden inşa edilmişti. Açığa çıkarılan saray ya da tapınak olabilecek bir yapı kalıntısında çok sayıda tunç mızrak ve ok ucu bulunması ise bir kargaşanın yaşandığını düşündürüyordu. Kalıntılar arasında, özellikle törenlerdeki kutlama âdetlerinden ve kuş uçurma fallarından bahseden dini içerikli Hitit çiviyazılı tabletlere rastlandı. Sivas Valisi Dr. Hasan Canpolat'ın yardımlarıyla Sivas Müzesi'yle birlikte yapılan kazılara göre Assur Ticaret Kolonileri devrinde olasılıkla bir şehir devleti olan bu Hitit merkezinin bulunduğu Kayalıpınar'da Hitit yazılı kaynaklarında bahsedilen 3 bin kentten hangisinin olduğunu ileriki çalışmaların ortaya koyması bekleniyor.

Sayı 156 / Mart 2006
http://www.kesfetmekicinbak.com/arkeoloji/01900/

Antik Tralles kazıları durdu

05.01.2006

1996 yılında Aydın İl Kültür Müdürlüğü, Aydın Belediyesi ve ADÜ işbirliği ile başlayan Tralles Antik kenti kazılarının yarım kalmasının ardından atıl durumda gün yüzüne çıkarılmayı bekleyen antik kentin korumasız olması tepkilere neden oldu.
1996 yılında başlayan Tralles kazıları 2001 yılına kadar katılımlı kazı olarak devam etmişti.

Bakanlık 2001 yılından sonra Tralles kazısına çeşitli nedenlerden dolayı izin vermedi. Aydın İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve ADÜ'nün girişimleri sonucu Tralles kazısı, Bakanlar Kurulu tarafından "sürekli kazı" statüsüne alınarak, Aydın Müze Müdürlüğü Başkanlığı'nda ADÜ'ye devredilmesinin ardından kazılar 2002 yılında durdurulmuştu. 2002 yılına kadar devam eden Tralles Antik Kenti'nden askeri barınak, hamam ve sayısız eser ortaya çıkarıldı.

Yaklaşık 7 yıl devam eden Tralles Antik Kenti kazısı, yetki karmaşası ve otorite boşluğu yüzünden 3 yıldır sürdürülemiyor. Tamamının çıkarılmasıyla Türkiye'nin en büyük antik kenti olacağı iddia edilen Tralles şu ana kadar sadece yüzde 15 meydana çıkarıldığı bildirildi. Kazı alanı girişine yaptırılan demir kapı ve nöbetçi kulübesinin boş olması dolayısıyla yetkililere sitem eden vatandaşlar, "Türkiye'nin en güzel medeniyet örneklerinden biri olan Tralles Antik Kenti'nin tamamının gün yüzüne çıkarılması konusunda gerekli ilgi ve alaka gösterilmiyor.

Bırakın antik kentin hepsinin gün yüzüne çıkarılması için ilgi ve alakayı gün yüzünde olan yapıyı korumakta bile aciziz. Antik kentin girişine ziyaretçi saatleri konusunda ve gerekli uyarı tabelaları asılmış fakat bunları denetleyen bir kişi bil yok. Antik kenti tel örgülerle ve demir kapı koyarak korumak mümkün değil. Bu güne kadar dünyanın en güzel medeniyet örnekleri olan bir çok eserimiz koruma olmaması dolayısıyla başka ülkelerde sergileniyor. Tralles Antik Kenti'ndeki bir çok eserimizin yurtdışında sergilenmesini istemiyoruz" dedi.

2004 YILI ARKEOLOJİ KAZILARI

2 Aralık 2004
Türkiye için kazıda bereketli bir yıl
Türkiye'de bu yıl yapılan kazılarda bereketli bir yıl yaşandı. Yerli ve yabancı arkeologların çeşitli yerlerde yaptığı 292 kazıda bugüne kadar toplam 4 bin 123 eser çıkarıldı.
Çıkarılan eserlerin 772'si müzelik, 3 bin 351'i etütlük eser niteliği taşıyor. Bu yıl Bakanlar Kurulu kararıyla 56 Türk, 37 yabancı kazı yapıldı. Ayrıca, 33 Bilim Heyetli Müze Kazısı, 50 Müze Kurtarma Kazısı, 21 Baraj Bölgeleri Kazısı, 5 BOTAŞ Kurtarma Kazısı, 52 Türk Yüzey Araştırması, 33 Yabancı Yüzey Araştırması, 5 Baraj Bölgeleri Yüzey Araştırması gerçekleştirildi.



Bakanlar Kurulu kararıyla yapılan Türk kazılarına 2 trilyon 18 milyar, müze ve müze kurtarma kazılarına 479 milyar, Türk yüzey araştırmalarına ise 45 milyar lira olmak üzere toplam 2 trilyon 542 milyar lira harcandı.
Bu yıl Türkiye'de Almanya 9, ABD 8, İtalya 6, Avusturya ve Fransa 3'er, İngiltere 2, Belçika ve Japonya ise 1'er kazı yaptı.

BARAJ BÖLGELERİ İLE BORU HATTI ÇALIŞMALARI
Bu yıl baraj bölgelerinde kazı yapmak üzere 28 başvuru geldi. Bunlardan 16'sı Türk, 2'si ABD, 2'si İtalya, 1'i Japonya olmak üzere 21 kazıya izin verildi.
Baraj bölgelerinde yüzey araştırması yapmak içinse 7 başvuru yapılırken bunlar arasında 3'ü Türk, 2'si ABD olmak üzere 5 proje kabul edildi.
Öte yandan Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı Projesi kapsamında, boru hattı güzergahı üzerinde karşılaşılabilecek kültür mirasının en kısa sürede tespiti ve kurtarılması amacıyla Kahramanmaraş'ın Kayranlı Gözü ve Taşoluk mevkiileri, Erzurum'un Aşkale ilçesindeki Mağaratepe, Sivas'ın Ziyaretsuyu mevkii ile Kürkçüyurt Köyü'nde kurtarma kazısı yapıldı.
Bu çalışmalardan Kahramanmaraş Kayranlı Gözü mevkiindeki kazılar sonucu açığa çıkan hamam kalıntıları nedeniyle, bu alanda Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun kararı ile güzergah değişikliği yapıldı.

ANTANDROS

antandros_32.jpg

11 Kasım 2006

Antandros kazılarında antik mezarlar
BALIKESİR (İHA) - Balıkesir'in Edremit İlçesi'ne bağlı Altınoluk Beldesi yakınında, geleceğin Efes'i olarak belirtilen Antandros Antik Kenti'ndeki kazılarda Helenistik döneme ait iki anıt mezar bulundu.

Ege Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Klasik Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gürcan Polat'ın sorumluluğunda yürütülen Antandros Antik Kenti 7. dönem kazılarında, Helenistik döneme ait iki mezar ortaya çıkarıldı. Balıkesir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'ne bağlı Müze Müdürlüğü öncülüğünde yürütülen kazı çalışmalarının sorumlusu Ege Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Klasik Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gürcan Polat, bu yılki kazılarda dört farklı sektörde çalışıldığını açıkladı.

Antandros-Gargara (Küçükkuyu) antik yolunun içinden geçtiği nekropolde yapılan çalışmalarda, bu alanın geç Roma döneminde konut alanı olarak kullanıldığına işaret eden yapı kalıntılarıyla karşılaşıldığını belirten Doç. Dr. Polat, "Bu dönemde antik yolun, yaklaşık 2-3 metre kadar güneye kaydığı tespit edildi. Bu buluntular söz konusu alandaki mezarlara ulaşılmasını kısmen engellediği için önceki yıllara nazaran daha az sayıda mezara ulaşılabildi" dedi.

Polat, ulaşılabilen mezarlardan ikisinin, daha önce Antandros nekropolünde rastlanmayan anıt mezarlar olduğunun altını çizdi. Helenistik döneme ait bu anıt mezarların 3x3 metre boyutlarında, at nalı planında olduklarını bildiren Polat, "Açık olan güney kenarlarından üç basamak yardımıyla çıkılan bu anıt mezarların iç kısmında bir seki yer alıyor. Ölülerin kimi yakılmış, kimi toprağa gömülmüş. Bu anıt mezarların yakınında ele geçen bir M.Ö. erken 4. asra ait bir lahit içinde kaliteli ve bezemeli kaplar ele geçti. Bu yılki çalışmalar, antik yolun her iki yanında da defin yapıldığını gösterdi" diye konuştu.

GÜRE KAZISI

gure_kazisi.jpg

26.10.2006

Balıkesir'in Güre beldesinde, mitoloiye göre Paris'in Afrodit'e altın elmayı verdiğine inanılan bölgedeki antik kaplıcada kazı çalışmalarına başlandı.

Balıkesir Müze Müdürlüğü'nün görevlendirdiği Yard. Doç. Dr. Ahmet Yarar ve Arkeolog Bayram Cabioğlu gözetiminde sürdürülen çalışmalarda su kanalları, kemerler ve mermer kaplamalar bulundu. Cabioğlu, "İlk bulgulara dayanarak bu yapının Geç Roma veya Bizans dönemine ait olduğunu tahmin ediyoruz" dedi.

Milliyet, Haber: Ahmet Ertan,

OYMAAĞAÇ HÖYÜK

10 Ekim 2006
SAMSUN (İHA) - Samsun'un Vezirköprü İlçesi'ne bağlı Oymaağaç Köyü'nde bulunan ve Hititler'in kutsal kenti "Nerik" olduğu düşünülen 'Oymaağaç Höyük'te, Berlin Üniversitesi'nden Doç. Dr. Rainer Czichon ve 13 kişilik ekibince yapılan yüzey araştırması çalışmaları sona erdi.

Eylül ayı başından beri sürdürülen çalışmalarda arkeoloji bilimine ışık tutacak yüzlerce yüzey buluntusu elde eden ekip, aynı zamanda gelişmiş aletler yardımıyla höyüğün bir de arkeolojik haritasını çıkardı. Buluntular, mahallinde temizlendikten sonra tek tek kayda geçiriliyor ve araştırmanın üssü haline getirilen Taşmedrese ve Vezirköprü öğretmenevlerinde uzmanlarca inceleniyor. Envanterlik olarak değerlendirilen küçük buluntular ise öğretmenevinde kurulan atölyede; Sezer Secer, Togay Dogan ve Tobias Etessami tarafından tek tek çiziliyor. Doç. Dr. Rainer Czichon, bu yılki çalışmaların çok verimli geçtiğini ve şu ana kadar 4 Hitit tableti bulduklarını ifade etti. Karadeniz Bölgesi'nde çivi yazılı tablete ilk kez Oymaağaç Höyük'te rastlanması, ayrıca önem arz ediyor.

MYNDOS

03.10.2006

Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Mustafa Şahin, Gümüşlük'te bulunan tarihi Myndos kenti kazı çalışmalarında çok önemli bir belge bulunduğunu açıkladı.

6 arkeoloji hocasının ve 8 üniversiteden 40 gönüllü öğrencinin çalıştığı kazılarda tarihi yeni bir çok materyal işlenecek.

Kazı çalışmalarını, kazı başkanı Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Mustafa Şahin, toprak su analizini Hüseyin Başkaya, alt yapı modern sistemini Seval Solmaz ve gözetmen olarak Bakanlık Temsilcisi Ayşenur Arar yürütüyorlar.

Kazı Başkanı Mustafa Şahin, arkeolojik çalışmaların hızla devam ettiğini belirterek, “Gümüşlük beldesi Myndos arkeolojik ören kazı çalışmaları, kentin oturduğu 2000 hektar bir alan üzerinde yapılmaktadır. Burada MÖ 2000'li yıllardan günümüze kadar kesintisiz bir yerleşim olduğunu görüyoruz. Bunun en önemli sebeplerinden biri ise kentin bulunduğu jeopolitik konum itibarıdır. İlk olarak bölgenin yerli halkı olan Lelegler’in Karia bölgesine adalardan geldikleri bilinmektedir. Burası Akdeniz ticareti açısından çok önemli rota üzerinde yer alan antik bir kenttir. Antik çağın liman kenti olan Myndos aynı zamanda serbest bir bölgedir. O zamanlar Stratonikeia (Yatağan) şehir meclisi bir karar alarak Myndos’a bir heyet göndermiş. Burada gelen heyete Myndos meclisi bir teklif vermişler. Alabanda’ya (Aydın- Çine) verilen hakların kendilerine de verilmesini talep etmişler. İstedikleri ayrıcalıkların başında vergi muafiyeti gelmekte ve limanların kullanımında vergi indirimine gidilmesiymiş. Bu tarih olayını bizler çıkan taş tabletten okuduk” dedi.

Myndos'un beklenenin ötesinde görkemli bir kent olduğunu belirten Şahin, "Myndos; 2006 yılı kazı çalışmaları neticesine göre ikinci bir Efes Antik Kenti'dir. Bugün kazılar sürdüğü halde turistler merakla buranın ören olarak açılmasını istemekte ve görmek için acele etmektedirler. Başta Gümüşlük belediyesi olmak üzere bize destek veren tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür ediyorum" şeklinde konuştu.

Turizm Gazetesi

RHODIOPOLIS

Rhodiopolis kazı çalışmalarında bir rekor

225 Milyar gibi rekor bir ödenek alan kazı ekibi, rekor bir hızla ve 30 günlük bir çalışmayla Antik Tiyatroyu gün yüzüne çıkardı.
Kazı başkanı Akdeniz Ün. Arkeoloji Bölümü öğretim görevlisi Prof. Nevzat Çevik, 5 yıllık bir çalışmayla tüm kenti açığa çıkaracağını iddia etti.

Rhodiopolis Antik Kenti, Antalya'nın Kumluca ilçesine bağlı.

7 bin yıllık tarihi höyük

27 Eylül 2006

MARDİN (İHA) - Mardin-Şanlıurfa arası yapılan bölünmüş yol çalışmaları sırasında tarihi kalıntı ve höyük bulunmasının ardından yapılan kazı sonucunda toplu mezara ulaşıldı.

Mardin-Şanlıurfa arasındaki E-90 Karayolu'nda çift şeritli yol çalışması sırasında bulunan tarihi höyükte kazı çalışmaları devam ediyor. Yolun 40. kilometresindeki Denktaş Tesisleri mevkiinde yapılan yol çalışmalarında ekiplerin tesadüfen tarihi kalıntılar bulması üzerine Derik Kaymakamlığı'nın devreye girmesiyle bilimsel bir kazının yapıldığı alanda M.Ö. 7000'den M.Ö. 1000'li yıllara kadar 3 ayrı tabaka halinde bir höyük bulundu. Yolu koruma altına alan Çanakkale Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Aslı Erim Özdoğan'ın 10 kişilik ekibi, 50 işçiyle 20 günden beri devam ettiği kazılarda Halaf, Hitit ve Asur dönemlerine ait 3 tabaka halinde bir höyüğe ulaşılırken, insan kemikleri ve kafataslarının yanı sıra günlük yaşama ait eşyalar da bulundu.

Kazı çalışmaları hakkında bilgi veren Çanakkale Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Aslı Erim Özdoğan, aradan geçen sürede ekilebilir alanları genişletmek amacıyla orta ve küçük boy höyüklerin düzleştirilerek ova seviyesine indirilmeye çalışıldığı; daha büyük boydaki höyüklerin ise üzerlerinin tıraşlandığının anlaşıldığını ifade etti. Kazının yapıldığı bölgede en üst tabakasında alta doğru M.Ö. 1000 yıllarında Urartu dönemine, M.Ö 2000 yıllarında Hitit ve Asur dönemine, M.Ö. 5000 merkezi Suriye'de bulunan Halaf medeniyetiyle M.Ö. 7000 Kalkolitik Çağ'a ait bulgulara rastladıklarını ifade eden Özdoğan, höyükte ortaya çıkan mezarların eski dönemlerde yerleşim alanındaki gömmelerden kaynaklandığını ifade etti. Kazı Başkanı Özdoğan, höyükten çıkarılan bilgiler ışığında bölgenin ilk yerleşim alanlarından biri olduğunu ve bu höyükte yaşayanların çanak, çömlek ve çini işlemesinde ileri derecede bir yöntem kullandıklarını söyledi.

Derik Kaymakamı Cemil Kılınç ise, "Ümit ederim ki, buradan ülkeye ve insanlığa faydalı şeyler çıkar. Gönül ister ki bir değil, binlerce tarihi kalıntılar ortaya çıksın. Toprak altında cazibesini gösteremeyen tarih, unutulmaya mahkumdur. Ancak gün yüzüne çıkacak tarih, yeniden destan yazar. Bu nedenle, geçmiş tarihlerin kalıntıları her zaman çok büyük önem arz eder" şeklinde konuştu.

HAZAR BATIK ŞEHİR PREJESİ

18 Eylül 2006
Elazığ'daki Hazar Gölünde, 11.yy.a ait bir yerleşim yerinin izleri bulundu.
İTÜ öğretim görevlisi Sualtı Arkeologu Dr. Çiğdem Özkan Aygün organizasyonunda 1 yıldır devam eden çalışmalarda, Evliya Çelebi Seyahatnamesinde de geçen bir kentin izleri ortaya çıktı.
Batık yerleşim, gölün güneybatısında Sivrice kasabasına 3 Km. uzaklıktaki Kilise Adası ile kara arasında yer alıyor. Kilise Adası üzerinde 12-13.yy.a ait keramikler bulundu. Batık kent, aktif bir fay hattının üzerinde yer alıyor.
Araştırmalarda üniversiteye ait, kumların altında dahi kalsa, sualtı kalıntılarını tesbit edebilen "SUB-BOTTOM"profiller diye adlandırılan bir alet kullanılıyor.
Proje, İTÜ ve ÇEKÜL Vakfınca destekleniyor.
Sibel Bahçetepe - Cumhuriyet

YEŞİLOVA HÖYÜĞÜ

17 Eylül 2006
İzmir Bornova'da bulunan Yeşilova Höyüğü 2006 yılı kazılarında ele geçen buluntular, tarihini MÖ. 6500'lere indirdi.
Ege Üni. Arkeoloji Bölümü öğretim görevlisi Yrd. Doç. Zafer Derin, Höyüğün Neolitik Çağ'da 6500 de bir kum tepesinin üzerinde kurulduğunu açıklayarak, "İzmir'in ilk sahiplerinin yaşam tarzlarını gösteren önemli bilgiler edindik. Bunların en önemlisi, pişmiş topraktan yaptıkları kısa saplı kaşıklar. Çoğu mama kaşığı boyutlarında. Buluntular içinde, labirent motifli mühürler de ele geçti" dedi.
Cumhuriyet

OSMANİYE İLİ KÜLTÜR VARLIKLARI ENVANTERLEŞTİ


06.09.2006.
Araştırma Başkanı, Kocaeli Üni. Arkeoloji Bölümü öğretim görevlisi Yrd. Doç. Füsun Tülek, "Osmaniye İli Kültür Varlıkları Envanteri Çalışması 2006 Yılı ekibi, merkez ilçenin taranmasını tamamlamış, Hasanbeyli ilçesinde çalışmış ve ovadaki höyüklerin külliyatının çıkarılmasıyla, sezonu 40 günlük çalışma ile tamamlamıştır. Tarihi ve kültürel varlıkların envanterleşerek korunması azmi ile sıcak ve yüksek nem altında adanmışlıkla çalışan ekibime çalışmalarından ötürü teşekkür ediyorum" dedi

BURGAZ/ESKİ KNIDOS

Burgaz/Eski Knidos-5.jpg

Burgaz/Eski Knidos kazıları 2006
Prof. Numan Tuna asistanlarıyla, kazı alanın denetliyor.

17 Ağustos 2006
Burgaz kazıları Orta Doğu Üni. den Prof. Numan Tuna başkanlığında devam ediyor. Kazılarda hepsi aynı Üni. görevli 11 akademisyen ile çok sayıda işçi görev alıyor. Eski Knidos kazıları "öğrencisiz kazı" olmasıyla dikkati çekiyor. Kazı çalışmalarında sosyal konutlara ağırlık veriliyor. Kazı Başkanı Prof. Tuna, "Bu yıl Kültür Bakanlığının ayırdığı ödenekten memnunuz. Bakanlığa teşekkür ediyoruz" dedi.

Burgaz kazı alanı, Datça'nın içinde deniz kenarında. Datça'ya girdiğinizde tabelalar sizi yönlendiriyor.

ESKİ KNIDOS KAZILARINI DETAYLI GÖSTER

DASKYLEION

sa550261.jpg

Daskyleion 2006 kazıları
Sağda görülen korumalı mekan Tapınak, Solda arkeologların çalışma yaptığı alan Satraplık Sarayı.

4 Eylül 2006
Prof. Tomris Bakır Başkanlığında yapılan, 24 arkeolog ve 40 işçiyle sürdürülen kazılar, 15 Eylüle kadar sürecek. Bu yılki kazılarda, bazalt bloklarla döşeli ve üzerinde tekerlek izleri bulunan Pers Yolu ortaya çıkarıldı.
Ülkemizdeki en kapsamlı, belkide tek Pers yerleşim yeri araştırması yapılan Daskyleion'da özellikle Pers Satraplık Sarayı araştırılıyor.
Prof. Bakır, "Yerel basının ören yerine ilgisinden memnun olduklarını" söyledi.
arkeoloji dünyası

DASKYLEION kazıları için tıklayın

NOEL BABA KİLİSESİ

NOEL BABA KİLİSESİ KAZILIYOR

31 Agustos 2006
Antalya nın Demre ilçesindeki Noel Baba Kilisesinde kazı çalışmaları başladı.
Hacettepe Üni. Sanat Tarihi Bl. den Prof Yıldız Ötüken başkanlığındaki kazılarda 14 akademisyen, 15 işçi çalışıyor.
Eylül sonuna kadar devam edecek kazılarda bu yıl, kilisenin kuzeybatı tarafı açılacak.
Dünya

KÖRTİKTEPE, ZİYARETTEPE

kortiktepe_kazilari087.jpg

Körtik Tepe Kazıları - 2006

27 Ağustos 2006
Diyarbakır'ın Bismil ilçesinde yerli ve yabancı toplam 9 ayrı yerde ve ayrı dönemlere ait kazılar yapıldı.

Kökleri Neolitik döneme kadar giden ören yerlerinden özellikle KORTİKTEPE kazısı,belki de tarihin kronolojisini değiştrecek nitelikte. Tabii bunu ben söylemiyorum
karbon 14 analiz sonuçları söylüyor sadece bu yıl Kortik tepe kazılarında 540 adet neolitik döneme ait eser müzeye teslim ettik. Bunlar arasında taş Vazolar, taş boncuklar, taş aletler, işlenmiş kemikler v.s.

Bunun yanın da,
ZİYARETTEPE'de Asurlara ait birçok yazılı belge, Yukarı Salat Tepe'de tunç çağına ait eserler bulundu.

Hakemu use, Müslüman Tepe, Aşağı Salat kazılarında da Neolitk dönemlere kadar inen buluntulara rastlandı.

Körtiktepe kazı görevlisi Arkeolog ENGİN ÜLGEN

ZİNCİRLİHÖYÜK

22 Ağustos 2006
Zincirlihöyük de, kazılar 1 Eylülde başlıyor.
Kazılar Chicago Üni. den Doç. David Schloen başkanlığında ABD ve Türklerden oluşan 30 kişilik bir ekiple yürütülecek. 10 yıl sürmesi planlanan kazıda her yıl 2,5 ay çalışılacak.
Gaziantep Müze Müdürü Mehmet Önal, "Daha önceki Zincirli kazılarında ortaya çıkarılan bazalt Sfenksler ve bazalt aslan heykeli Gaziantep Mz. Sergileniyor. Eserler 30 Km. uzaklıktaki Yesemek Açık Hava Mz. sinde yapılmışlardı" dedi.
ZİNCİRLİHÖYÜK, Gaziantep in İslahiye ilçesine bağlı Zincirliköyü sınırları içinde bulunuyor.
AA. Cumhuriyet

KYZIKOS

KYZIKOS KAZILARI BAŞLADI

21 Agustos 2006
Balıkesir in Erdek ilçesi yakınlarında yer alan Kyzikos antik kentinde 10 gün sürecek kazılar başladı.
Atatürk Üni. Yrd. Doç. Nurettin Koçhan başkanlığındaki kazılar 18 kişilik bir ekiple yürütülüyor. Kazılara Erdek Belediye Başkanı Hüseyin Sarı ve Balıkesir il özel idare Md. de destek veriyor.
Yrd. Doç. Nurettin Koçak, "Hadrianus Tapınağının da yer aldığı antik kentin, Trakya dn gelen Dolionlar tarafından üç bin yıl önce kurulduğunu ve bu mitolojik kentin 2.5 Km. bir alana yayıldığını, kentin bir dönemler bölge ekonomisine yön verdiğini" söyledi.
AA. Cumhuriyet

TÜRBEHÖYÜK

11 Ağustos 2006
Ilısu barajı altında kalacak 209 sit alanından biri olan Siirt Türbehöyük'te kazıların bu yıl tamamlanması hedefleniyor.
Kazı başkanı Ege Üniversitesi Arkeoloji bölümünden Yrd. Doç. Haluk Sağlamtemur; beş yıldır sürdürülen kazıların bu yıl iki ay süreceğini ve sonlandıracağını söyledi. "Burada ilk yerleşim MÖ. 6400 lü yıllara dayanıyor." dedi.

Sponsorluğunu HEDEF ALLİANCE HOLDİNK'in yaptığı Tilbehöyük kazılarında 17'si öğrenci 40 kişilik ekip görev yapıyor.
Dünya Siirt Bürosu

METROPOLİS

8 Ağustos 2006
Metropolis antik kentinin Akropolde sürdürülen bu yılki kazılarında (savaş tanrısı) ARES Tapınağı bulundu. Tapınağa ait çok sayıda yazıt ve sütün parçası ortaya çıkarıldı. Ülkemizde diğer Ares Tapınağı Halikarnassos'ta bulunuyor.

Ana tanrıça kenti anlamına gelen Metropolis'te kazılar 1989 dan beri sürdürülüyor. Kazı başkanlığını Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Recep Meriç yürütüyor. Kazıları Philip Morris/Sabancı ve Torbalı Belediyesi destekliyor. Bügüne kadar Tiyatro (restorasyonu yapıldı), Meclis Binası, sponsorları belirlenen Stoa, latrina (WC), iki Roma Hamamı, ziyafet salonu, konutlar ortaya çıkarıldı.
AA. Cumhuriyet

ALLIANOI

ark._filiz_karabacak.jpg

Allianoi -2004
Ark. Filiz Karabacak Kazı Evi çalışma ofisinde

Allianoi Kazıları Nihayet Başladı

3 Agustos 2006

Kazı Başkanı Yrd. Doç. Ahmet Yaraş kazılar için, Trakya Üni. ve İzmir Ticaret Odası 15 er bin, Bergama YortanlıDerneğine yapılan 20 bin, toplam 50 bin YTL yardımlarıyla kazılara başlandığını söyledi.Kazılarda 15 teknik eleman, 30 iççi çalışıyor.
Cumhuriyet Ege Bürosu

HERAION TEİCHOS

heraion teichos.jpg

Heraion Teichos 2000 yılı kazılarından
Kentin sur kapısının ortaya çıkarılışı

2 Agustos 2006

Mimar Sinan Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Doç. Neşe Atik'in kazı başkanlığını yürüttüğü Heraion Teichos antik kentinde kazılar sona erdi. Kazı ekibinden Yrd. Doç. Zeynep Koçel Erdem "Bu yılki kazılar 40 gün sürdü ve çok verimli geçti. Şu günlerde müzelik eserlerin müzeye teslim çalışmalarını yapıyoruz. Ekibimiz buradaki işleri bitince Buldan yüzey araştırmaları için Buldan'a geçecek" dedi.

Heraion Teikhos antik kenti, Tekirdağ ili Tütünçiftlik beldesi yakınında yer alır

MILETOPOLIS

Miletepolis Antik Kenti'nde kazılar başladı

26.07.2006

BURSA (İHA) - Bursa'nın Mustafakemalpaşa İlçesi'nde bulunan Miletepolis Antik Kenti'nde kazılar tekrar başladı.

Mustafakemalpaşa'ya bağlı Üçkurnalı Melde Bayırı mevkiinde bulunan Miletepolis Antik Kenti'nde kazı çalışmalarının tekrar başladığı bildirildi. Bursa-Balıkesir arasında yapımı devam eden duble yolun, Üçkurnalı mevkiinde bulunan sit alanı içinden geçmesi nedeniyle geçtiğimiz yıl başlayan çalışmalar, 2005 Kasım ayında hava şartları nedeniyle durdurulmuştu. Geçtiğimiz hafta Kosova rampası ile Üçkurnalı mevkii arası duble yol çalışmalarının başlaması üzerine Miletepolis Antik Kenti'nde kazılar 8 ay sonra yeniden başlatıldı. Önceki gün başlayan kazı çalışmaları, Bursa Müzeler Müdürlüğü yetkilileri nezaretinde 25 kişilik kazı ekibiyle yürütülüyor. Kazı ekibi, çalışmalarını sit alanı içinden geçen duble yol güzergahı boyunca toprağın ana zeminine inene kadar sürdereceklerini açıkladı. Duble yolun Melde Bayırı'ndan geçip geçmemesi ise kazı çalışmaları sonunda Bursa Müzeler Müdürlüğü tarafından vereceği raporla netlik kazanacak.

TROIA

Troia'da 2006 yılı kazıları başladı

24.07.2006

ÇANAKKALE (İHA) - Troy filmiyle bütün dünyanın tanıdığı Çanakkale'nin merkeze bağlı Tevfikiye Köyü sınırları içerisinde bulunan Troia Antik Kenti'ndeki 2006 yılı arkeolojik kazıları başladı.


Almanya'nın Tübingen Üniversitesi profesörlerinden Manfred Korfman'ın geçtiğimiz yıl hayatını kaybetmesinin ardından kazı başkanlığına getirilen Almanya'nın Tübingen Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ernst Pernicka öncülüğünde başlayan kazılara, yaklaşık 13 ülkeden 70'e yakın bilim adamı katılıyor. 15 Eylül tarihine kadar devam etmesi planlanan kazılar, geçtiğimiz yıl yardım kalan bölgelerde devam edecek

KÜLTEPE

KÜLTEPE'DE 50 ESER BULUNDU

24 Temmuz 2006

Kayseri'deki Kültepe Höyüğü'nde 58 yıldır sürdürülen kazıların bu yılki bölümünde de 50'ye yakın eser ortaya çıkarıldı.
Kazı başkanı Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Fikri Kulakoğlu yaptığı açıklamada, bu yıl 26 Haziranda başlayan kazıların15 Eylülde sona ereceğini, kazıya 15 kişilik bilim ekibi, 30 işçi ile sürdürdüklerini, bu dönemde 50 civarında eser ortaya çıkardıklarını söyledi.
Kültepe kazıları geçen yıl ölen Prof. Tahsin Özgüç tarafından 1948 yılında başlatıldı. Bugüne kadar 25 bin yazılı tablet, 50 bine yakın arkeolojik eser gün yüzüne çıkarıldı. Bu eserler Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi ve Kayseri Müzesinde sergilenmekte. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan projeye göre Kayseri Müzesine ek bina yapılacak ve depolarda bekleyen Kültepe eserleri sergilenecek
DÜNYA

SALATTEPE HÖYÜK

22 Temmuz 2006
Salattepe'de altı yıl önce Prof. Tuba Ökse bilimsel danışmanlığında başlayan kazılar sürüyor.

Dicle Nehri üzerinde kurulması planlanan Ilısu Barajının etki alanında kalan Salattepe'de 2000 yılından itibaren Diyarbakır Müzesi başkanlığında ve Kocaeli Üniversitesi Arkeoloji Bölümünden Prof. Tuba Ökse bilimsel başkanlığında kurtarma kazıları sürüyor.

Kalkolitik Çağlara kadar uzanan bir yerleşmeye sahne olan Salattepe'de MÖ. 2. bin başlarında yerleşilen tepenin üst kısmı kil dolgu ile düzleştirilmiş ve üzerine çakıl döşenerek bir platform oluşturulmuş. İri kireçtaşı bloklardan temelleri olan kalın kerpiç duvarlı bir yapı inşa edilmiş. Kalıntılar geç dönemde yapılan tahıl ambarı nedeniyle tahrip olmuş. Yapı geniş bir avluyu çevreleyen dikdörtgen mekanlardan oluşuyor. Kapladığı alan büyük bir yapı kompleksinin varlığına işaret ediyor. Ayakta kalan duvarları 1.65 m. yüksekliğe kadar korunmuş.
Yapılan araştırmalara göre MÖ.16. yy. da büyük bir deprem görmüş. Prof. Ökse'ye göre bilinmeyen bir deprem ortaya çıkarıldı ve detaylı bir şekilde ortaya çıkarılan ilk kerpiç deprem enkazı bulundu.
CUMHURİYET

TAYİNAT HÖYÜK

tayinathoyugu_200.jpg

16.07.2006

Tayinat Höyüğü'nde 30 bin eser bulundu

Antakya-Reyhanlı Karayolu'nun kuzeyinde bulunan Tayinat Höyüğü'nde 1930 yılından beri yapılan kazalarda, 30 bin eser bulunduğu bildirildi.

Antakya-Reyhanlı Karayolu'nun kuzeyinde bulunan Tayinat Höyüğü'nde, Kanada'nın Toronto Üniversitesi Yakın ve Orta Doğu Uygarlıkları Bölümü Öğretim Üyesi ve Tell Tayinat Arkeolojik Projesi (TAP) Kazı Başkanı Doç. Dr. Timothy Harrison nezaretinde gerçekleştirilen kazı çalışmalarına, Kanada, İtalya, İngiltere, ABD ve Türkiye'den 18'i yabancı toplam 30 kişilik ekip katılıyor.

Doç. Dr. Harrison, yaptığı açıklamada, Tayinat Hüyüğü'nde eski çağda, Orta Doğu'daki kentsel kurumların tarihi gelişimi konusunda önemli ip uçları elde ettiklerini belirterek, şunları söyledi: ''Tayinat'ı kazdıkça farklı uygarlıklara ait kalıntılar çıkıyor. Özellikle kazı tamamlanınca Hititler konusunda bilinmeyen kalmayacak. Bu nedenle dünyanın gözü bu kazılardan çıkacak sonuçlarda. Burada, ilk kentsel toplumların geliştirdikleri sosyal, ekonomik ve politik kurumların araştırılmasına katkı sağlayarak karanlık çağın aydınlanması gerçekleşecektir. Luwia yazıtlarına göre, Tayinat Halep'ten Hatay'a kadar uzanan Padasatini Krallığı'nın başkenti konumunda.'' Kazıların 15 yıl daha sürebileceğini tahmin ettiklerini belirten Doç. Dr. Harrison, Tayinat Höyüğü'nün aynı bölgede bulunan Atçana Höyüğü ile de benzerlik gösterdiğini ve bağının bulunduğunu belirtti.

GÖBEKLİTEPE

gobeklitepe.jpg

14 Temmuz 2006

ŞANLIURFA -Resmin taşa kazındığı ilk yer
Şanlıurfa Göbeklitepe'deki kazılarda 11.500 yıllık, şimdiye dek bilinen en eski taşa kazınma resimler bulundu.

Alman Der Spigel dergisinin Adem ve Havva'nın Dünya'ya ilk düştükleri yerin Göbeklitepe olduğunu yazmasından sonra, Güneydoğu'nun bu şirin bögesi bir başka tarihi bulguyla gündemde. Şanlıurfa'nın 15 km dışındaki Göbeklitepe'deki kazılarda insanlığın taşa kazınan ilk resimlerinin bulunduğu açıklandı.
Kadir Can
NTV-MSNBC

TARSOS

nve00006.jpg

14 Temmuz 2006 TARSUS
Hz. Danyal';ın mezarı kazılıyor
Mersin'in Tarsus ilçesindeki Makam Camisi'nde Hz. Danyal Peygamber'in yattığı düşünülen mezarı gün ışığına çıkarmak için kazı çalışması yapılıyor.


Hayırsever bir vatandaş tarafından Makam Camisi'nde yaptırılan abdest alma bölümünün inşaatı sırasında kemerli bir yapının ortaya çıkarılmasıyla, arkeologlar kazı çalışmasına başladı. Tarsus Müze Müdür Vekili Abdulbari Yıldız, içinde Hz. Danyal Peygamber'in mezarı olduğu tahmin edilen tarihi yapının tamamının ortaya çıkarılabilmesi amacıyla özel inşaatın durdurulduğunu, kazı çalışmalarının ise sürdüğünü söyledi.

Yıldız, Roma, Bizans ve İslam mimarilerinin izlerini taşıyan tarihi yapıda, Hz. Danyal Peygamber'in mezarının, türbenin yaklaşık 4 metre derininde olduğunu tahmin ediyor.

DANYAL, KENTE BOLLUK GETİRMİŞTİ
Hz. Danyal Peygamber, M.Ö. 605 yılında Kudüs'te doğdu. Bir kıtlık döneminde, Kilikya Kralı Syenessis, Danyal Peygamberi Tarsus'a davet eder. Peygamberin, Tarsus'a gelişiyle birlikte kente bolluk ve bereket gelir. Bunu halk, Hz. Danyal Peygamber'in geri gitmesine izin vermez ve öldüğünde de Makam Camisi'nin bulunduğu alanın altına gömülür. Camiye, Makam adının verilmesi, bu yerin yüzyıllardan beri kutsal bir yer olarak halk tarafından benimsenmesinden kaynaklanıyor
NTV-MSNBC VE AJANSLAR

TİLBAŞAR HÖYÜK

tilbasarhoyuk.jpg

Tilbaşar kazısı tamamlandı

13 Temmuz, 2006 11:24:00 (TSİ)


Buluntular, temizleme işlemlerinin ardından sergilenecek
Gaziantep'in Oğuzeli ilçesinde Tilbaşar kale ve höyüğünde 3 haziran tarihinde başlayan kazı çalışmaları tamamlandı.

Gaziantep Müze Müdürlüğü başkanlığında, altısı yabancı 33 kişilik kazı ekibi tarafından yapılan bir aylık kazılar sonucunda, 27 parça eser ortaya çıkartıldı. Buluntular, temizleme işlemlerinin ardından sergilenecek.

Kazı ekibi tarafından ortaya çıkartılan Eski Tunç Çağı'na ait (MÖ 2500) çanak, çömlek, bronzdan yapılmış takı malzemeleri ve değişik ev aletleri, bir kadına ait mezar ve çömlek fırını, Gaziantep Müze Müdürlüğü'ne teslim edildi.

Gaziantep Müze Müdür Vekili Mehmet Önal, Tilbaşar kale ve höyüğünde kazı çalışmalarının ilk kez 1994'te başladığını ve bu tarihten beri her yıl belirli dönemlerde kazı çalışmaları yapıldığını söyledi.

Önal, Oğuzeli ilçesine bağlı Gündoğan köyü sınırları içinde yer alan Tilbaşar kalesi ile höyüğünün, bölgenin tarihi ve kültürel zenginliklerinin ortaya çıkartılması bakımından son derece önemli olduğuna işaret ederek, şu bilgileri verdi:

"Bu yıl yaptığımız kazı çalışmaları, kale ve höyüğün alt bölgelerinde yapıldı. Bu kazılar sırasında, elde edilen çömlek fırını, bir ilk olması bakımından bizim için son derece önemli bir buluntu...

"Bunun yanı sıra kazılar sırasında ortaya çıkartılan ve bir kadına ait olan, milattan önce 2500 yılına kadar uzanan tarihe sahip olan mezar son derece önemli...

"Tilbaşar, bölgenin en büyük höyüğü olması bakımından da önemli. Kazı çalışmaları önümüzdeki yıllarda da devam edecek. Hem kalede hem de höyükteki kültürel zenginlikleri ortaya çıkartıp, Gaziantep Müzesi'ne kazandırmak istiyoruz."

Tilbaşar

Gaziantep'in Oğuzeli ilçesine bağlı Tilbaşar (Gündoğan) köyü sınırları içinde bir höyük üzerinde bulunan Tilbaşar kalesinin, MÖ 5000 yılına kadar uzanan çok eski bir tarihe sahip olduğu biliniyor.

Asur kaynaklarında ismi geçen ve Selçukluların 12'nci yüzyılda ele geçirdiği bu kalenin büyük olasılıkla Hitit döneminden kaldığı sanılıyor.

Fransa Bilimsel Araştırmalar Ulusal Merkezi'nden Prof.Dr. Christine Kepinski-Lecomte'nin bilimsel başkanlığında ve maddi katkısıyla 1994'ten beri sürdürülen kazı çalışmalarında kentin tarihi konusunda önemli bilgilere ulaşıldı.

Tilbaşar'da çalışmalar, 1994 yılında yapılan yüzey araştırmasıyla birlikte başladı ve 1995 yılındaki sondajlarla çalışmalara devam edildi.

1996-2000 yılları arasında bahar aylarında beş kazı sezonu, 2001-2004 yılları arasında ise üç çalışma dönemi gerçekleştirildi. 2005'te yapılan kazı çalışmalarında ise Tunç Çağı tabakalarına ağırlık verildi.

LAODIKEIA


08.07.2006

Denizli merkeze bağlı Eskihisar köyü yakınlarındaki Laodikya'da yapılan kazılarda, antik kentin erzak deposu ile değerli tarihi eserler bulundu.
Laodikya Kazı Heyeti Başkanı Doç. Dr. Celal Şimşek, bu yıl kazılara 15 Haziranda başladıklarını, halen çalışmaların merkezi hamam, Suriye Caddesi, Kuzey Nekropolü, Doğu Bizans Kapısı ve Kuzey Erzak Deposu'nda devam ettiğini söyledi.

Kazılara Denizli İl Özel İdaresinin 200 bin, Kültür ve Turizm Bakanlığının 45 bin YTL ödenek verdiğini bildiren Şimşek, "15 Hazirandan bu yana yapılan kazılarda Roma dönemine ait Şarap Tanrısı Dionysos ve erken Bizans dönemine ait piskopos mermer başı, merkezi hamamda geç Helenistik döneme ait kadın heykeli gövdesini bulduk" dedi. Roma ve Helenistik döneme ait bol miktarda sikke, toprak ve metal eşyanın çıkarıldığını da ifade eden Şimşek, "en önemli buluntu, kentin kuzeyinde yer alan erzak deposunu ortaya çıkarmamız. Deponun ortasında dev bir küp yer alıyor. Muhtemelen bu zeytinyağı veya şarap depolanmasında kullanılıyordu" diye konuştu.

Bu yıl Suriye Caddesi'ni Doğu Bizans Kapısı'na kadar ortaya çıkarmayı hedeflediklerini belirten Şimşek, 400 metre uzunluğundaki caddenin 340 metresinin açıldığını, buranın ortaya çıkarılmasıyla ziyaretçiler için gezi parkuru oluşturulacağını kaydetti.

"Kazı Yüzyıllarca Sürecek"
Laodikya kazılarının eylül ayı ortalarına kadar süreceğini ifade eden Şimşek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Burası, kendi döneminin önemli ticaret merkezlerinden birisi. Toprak altındaki antik kent, 4 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor. Yılda 3 ay çalışmayla Laodikya kazıları 600 yılda biter. Oysa Denizli'de iklim koşulları yılın 8-9 ayı kazı yapmaya elverişli. Kazı ödeneğinin artırılması, kazıların hız kazanmasını sağlayacaktır."

Laodikya kazılarında 8 arkeolog, 8 asistan, 2 öğretim üyesi, 60 öğrenci ve 80 işçi çalışıyor.


sirkeli_kaz_lar__ceyhan.jpg

SİRKELİ KÖYÜ

Ceyhan'da Helenistik Kalıntılar
Sondaj kazılarında Helenistik döneme ait bazı bulgulara rastlandı.


Adana'nın Ceyhan İlçesi'ne bağlı Sirkeli Köyü yakınında yapılan sondaj kazılarında Helenistik döneme ait bazı bulgulara rastlandı.
Bir firmanın Arşan dağında yapacağı madencilik çalışmaları nedeniyle Adana Müze Müdürlüğü'nce bölgede sit sınırlarını belirleme çalışmaları başlatıldı.

25 Mayıs'tan bu yana 100'ün üzerinde noktada yapılan sondajda, Helenistik döneme ait 4 mezar, 7 bronz sikke, pişmiş topraktan yapılmış bir kase ve bir testi bulundu.

Adana Müze Müdürü Kazım Tosun, konuyla ilgili olarak, "Burda bir gün bir şehir ortaya çıkacak. Ama şu anda o konuda kesin bir şey kanıt olmadığı için söylemek durumunda değiliz" dedi.

Önümüzdeki günlerde tamamlanacak sondaj çalışmaları sonunda hazırlanacak raporlar, ilgili kuruluşlara sunulacak ve bölgede sit alanı sınırları belirlenecek.


Troia, Apollon Smintheus, Assos, Alexandrea-Troas, Bademli Höyüğü, Praion

ÇANAKKALE KAZILARA HAZIRLANIYOR

Çanakkale'de, antik kazı çalışmalarına haziran ayında başlanacağı bildirildi. İlk kazının haziran ayı sonunda Troia Antik Kenti'nde başlayacağını belirterek, "Bunun dışında Gülpınar Apollon Smintheus Tapınağı ve çevresi, Assos Antik Kenti, Alexandrea-Troas, Gökçeada Bademli Höyüğü ve Biga Kemer Praion Antik Kenti'nde de kazı yapılacak. Buralardaki kazılar, haziran ile ağustos aylarında belirli dönemlerle yapılacak. Çalışmalar eylül ayı sonlarına kadar devam edecek.

prof._ernst_pernicka.jpg

TROİA ANTİK KENTİ KAZI HEYETİ'NE YENİ BAŞKAN

Troia Antik Kenti'nde yıllarca kazı heyeti başkanlığını yapan Prof. Dr. Manfred Osman Korfmann'ın 2005 yılında vefat etmesinin ardından yerine Almanya'nın Tübingen Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ernst Pernicka getirildi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü faaliyetleri kapsamında Çanakkale'de gerçekleştirilen "28. Uluslararası Kazı Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu"na katılan Prof. Dr. Pernicka, Prof. Dr. Korfmann'ın Troia ile ilgili başlattığı bilimsel çalışmalara devam edeceklerini belirterek, "Bu konuda elde edilen sonuçları yayınlamak için çalışma yapacağız. Ayrıca bu bölgede kurulacak olan Troia Müzesi'nde burada ortaya çıkarılan eserleri sergilemek istiyoruz. Bunun dışında yıllar önce yurtdışına kaçırılan Truva hazinelerinin de geri getirilmesi için yapılan çalışmalara destek vereceğiz" dedi.

HADRIANOUPOLIS

Karadeniz'de arkeolojik kazı yapma izni

İzmir AA- Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi, Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Arkeolog Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ergün Laflı, Bakanlar Kurulu kararıyla kendisine Karabük'ün Eskipazar ilçesindeki Hadrianoupolis Ören Yeri'nde arkeolojik kazı yapma izni verildiğini bildirdi.

Yrd. Doç. Dr. Laflı, daha önce Karadeniz Bölgesi'nde çeşitli müzelerin kazı çalışması yürüttüğünü, ilk kez bilimsel, klasik arkeoloji kazısına izin verildiğini belirtti.
Klasik çağda bölgenin ''Paphlagoina'' olarak bilindiğini kaydeden Yrd. Doç. Laflı, daha önce Hadrianoupolis ören yerinde yaptıkları yüzey araştırmalarında çok önemli arkeolojik keşiflere ulaştıklarını bildirdi.

''Bu yıl Karadeniz'e ilk kazma vurulacak'' diyen Yrd. Doç. Laflı, şu bilgileri verdi: ''Karadeniz'de ilk kez bilimsel, klasik arkeolojik kazıya izin verildi. Kazı sezonunun başlamasıyla Fransız ve Alman arkeologlarla daha önce yüzeysel araştırmalarda tespit ettiğimiz, erken Bizans Dönemi'ne ait birbirinden uzak inşa edilmiş üç adet kilise binasını kazacağız, temizleyeceğiz, restorasyonunu yapacağız. Bunlardan ikisinin, dünyada benzeri az görülür taban mozaikleri belgelendi. Müze tarafından yapılan kurtarma kazılarında, İ.S. 6. yüzyıla ait dünyada çok az örneği bulunan ve İncil'de isimleri geçen Dicle, Fırat, Geon ve Phison ırmaklarının ikonografik anlamda tasvir edildiği taban mozaikleri, erken Bizans mozaik sanatında önemli bir yer teşkil edecek niteliktedir.

Bölgede geçen yıllarda yaptığımız çalışmalarda hiç keşfedilmemiş bir Roma tapınağı, geç Helenistik çağa ait bir sarnıç, orta Bizans dönemine ait bir sur ile geniş bir Roma mezar alanı incelemiştik.''

GÖKHÖYÜK

Gökhöyük'te kurtarma kazısı

23 Mayıs, 2006

Geçmişi neolitik döneme dayanan Gökhöyük'teki kurtarma kazısında, Anadolu'da bazı köy evlerinde kullanılan sedirlerin benzerlerine rastlandı.

Konya'nın Seydişehir ilçesindeki Gökhöyük Kurtarma Kazısı'nın Başkanı Arkeolog Enver Akgün, ''bugün köy evlerde kullanılan sedirlerin yerlerini, burada aynı işi görecek oturma platformlarının aldığını görüyoruz. Buradaki sedirlerin benzerleri, özellikle doğudaki köy evlerinin çoğunda var. Gökhöyük'te bu sedirlere, kerpiç duvarların diplerinde ve köşelerde rastlıyoruz'' dedi.

Yaklaşık 9 bin yıl önce yerleşim yeri olarak kullanılan Gökhöyük'te, Beyşehir Gölü sularının Suğla Gölü ve Apa Barajı'na akıtılması için yapılan su kanalının inşaatında tarihi unsurlar çıktığını belirten Akgün, "gerekli çalışmanın ardından bölge kazı alanı ilan edildi" diye konuştu.

Höyük çevresindeki inşaat çalışmasının durdurularak 2002 yılında kurtarma kazısının başlatıldığını anlatan Akgün, höyüğün, inşaat sahası içinde kalan bölümünde çalışma yapıldığını belirtti.

Akgün, höyüğün en alt katmanına inildiğinde, neolitik döneme ilişkin yerleşim birimlerine ulaşıldığını, burada tespit edilen mimari planlar ve zengin arkeolojik buluntuların, neolitik dönemde yaşayan insanın yaşam şekline ait ipuçları verdiğini vurguladı.

Yaklaşık bin 300 toprak kap

Arkeolog Enver Akgün, Gökhöyük'te geç neolitik dönem özelliklerinin ağır bastığını anlattı:

''Çatalhöyük ile simgeleşen, neolitik dönem inanışlarından olduğu ve dini içerik taşıdığına inanılan ana tanrıça figürüne, Gökhöyük'te de bolca rastladık.

Şu ana kadar yaklaşık bin 300 arkeolojik değeri olan insan ve hayvan kemiği, obsidyen taşından yapılmış ok uçları, kesici aletler, pişmiş toprak kap bulduk.

Evlerin arasında yollara rastlamadık, ancak ortak çöplük olarak kullanılan mekanlar bulduk. Gökhöyük'teki yerleşim biriminin en dikkat çekici özelliklerinden biri ise dönemine göre mimarisinin çok güzel olması.''

Akgün, evlerin iki,üç odadan oluştuğunu, içlerinde ocaklar ve bölümleri birbirine bağlayan geçişler olduğunu, ocakların ise evlerin hep kuzey bölümünde yer aldığını söyledi.

Kanal inşaatının yapılacağı, höyüğün beşte birlik kısmındaki buluntuların büyük bölümünün kurtarıldığını açıklayan Akgün, kazının höyüğün diğer bölümlerinde de devam edebilmesi için sponsor desteğine ihtiyaç duyulduğunu sözlerine ekledi.

DASKYLEION

"Daskyleion Antik Kenti"nde Kazı
"Kazı bittiğinde, Zerdüşt dini için adeta bir hac merkezi olacak."

Dünyada en erken tarihli ve tek örnek olan Zerdüşt tapınma merkezinin yer aldığı Balıkesir'in Bandırma İlçesi'ne bağlı Ergili Köyü yakınlarındaki Hisartepe'de bulunan "Daskyleion Antik Kenti"ndeki kazı çalışmalarının, 26 Haziran'da başlayacağı bildirildi.
Kazı Başkanı Prof. Dr. Tomris Bakır, yaptığı açıklamada, Daskyleion'daki 18. kazı yılında, 30 kişilik bir ekibin çalışacağını söyledi.

Kazıların bu yılki bölümünde, restorasyon, koruma ve SİT alanı düzenleme çalışmalarının da yürütüleceğini belirten Bakır, "Dünyada en erken tarihli ve tek örnek olan Zerdüşt dini tapınım merkezinin bulunduğu Daskyleion, kazılar tamamlandığında, Zerdüşt dininden olanlar için adeta bir hac merkezi olacak; böylece din turizmine de hizmet verecek" dedi.

Hisartepe'nin güneybatısında yer alan "Kült yolu"ndaki çalışmaların, 2003 kazı yılından itibaren genişleyerek devam ettiğini ifade eden Bakır, bu alandaki kazı çalışmaları sırasında ortaya çıkarılan Pers dönemine ait saray, dini ve kamu yapıları üzerindeki çalışmalara da devam edeceklerini bildirdi.

2001 yılı kazı çalışmaları sırasında bulunan Pers zamanından kalma "monumental teras-sur" yapısının, bugüne kadar sadece 120 metrelik bölümünün kısmen açığa çıkartıldığını dile getiren Bakır, Hisartepe'nin güneydoğusunda yer alan bu uzun teras duvarının tamamı ortaya çıkarıldıktan sonra, üzerinin korunması amacıyla mevcut olan çatının genişletilmesinin planlandığını kaydetti.

Kösemtuğ Tümülüsü
Daskyleion'un 2.5 kilometre doğusunda yer alan ve Büyük İskender'in komutanlarından birine ait olan Kösemtuğ Tümülüsü'nün, 1991 yılında restorasyonunun tamamlandığını hatırlatan Bakır, mezar odası Anadolu'da korunmuş en iyi örnek olan tümülüste, yağmurun olumsuz etkisini azaltmak için bakım çalışması yapacaklarını anlattı.

Bakır, Fransa, Almanya ve İtalya'dan bilim adamlarının, yayın çalışmaları yapmak üzere kısa süreli katılmalarının beklendiği kazı çalışmalarının eylül ayı sonuna kadar devam etmesinin planlandığını belirtti.


PERRE

PERRE ANTİK KENTİ'NDE, 2006 YILI KAZI ÇALIŞMALARI BAŞLADI
18.05.2006
Adıyaman Merkez Örenli (Pirin) Mahallesi'nde bulunan Kommagene Krallığı'nın 5 büyük Antik Kenti'nden birisi olan Perre Antik Kenti'nde, 2006 yılı kazı çalışmaları başladı. 18-24 Mayıs 160. Müzeler Haftası kutlamaları Adıyaman'da başladı. Kutlamalara, Kommagene Krallığının başkenti Samosata ile Melitene (Malatya) arasında bir uğrak yeri olan Perre Antik Kenti Nekropol Alanında başlandı. Adıyaman Valisi Halil Işık'ın temsili olarak ilk kazıyı vurmasıyla Perre'de kazı çalışmalarına da başlanmış oldu. 2001 yılında kazı çalışmalarına başlanan Perre Antik Kentin de en dikkat çeken kalıntılar, girişleri kabartmalarla süslenmiş mezar odaları. Kayalıklar içine oyularak yapılmış mezar odaları içerisinde de lahitler de yer alıyor. Adıyaman Valisi Halil Işık, Perre Antik Kenti'nin Adıyaman için en önemli bölge olduğunu belirterek, "Perre'deki kazı çalışmalarına destek vereceğiz. 2005 yılının bir ayı içi şu an için 150 bin YTL ödenek ayırdık. Çalışmalar devam ettikçe kaynaklara da devam edeceğiz." dedi. Işık, "21 dolayında medeniyete ev sahipliği yapmış Adıyaman'da, bu medeniyetlerin tarihi ve kültürel izlerine rastlamak mümkündür. Bizim görevimizde bu kalıntıları koruyup yeni nesilere aktarmaktır." diye konuştu. Bir gün gelecek tarih burda yazılacak diyen Vali Işık, "Tarihi kalıntıların gün yüzüne çıkartılmasıyla, Adıyaman büyük ölçüde istifade edecektir. Bunun içinde önemli cazibe merkezlerin oluşması gerekir" diye konuştu.

Müze Müdürü Arkeolog Fehmi Eraslan ise Perre Antik Kenti Nekropol alanında 2001 yılında kazı çalışmalara başladıklarını belirterek "Bu yılda Adıyaman Valiliği Özel İdare bütçesinden ayrılan kaynak ile Müze Müdürlüğü başkanlığında Perre Antik Kenti Nekropol Alanında yapılan 2005 yılı kazı ve temizlik çalışmalarını beş arkeolog ve 24 işçiyle yaptık. 17 bin930 YTL ödeneğin ayrıldığı 2005 yılında 8 galeride kazı çalışmaları yaptık. Çalışmalar neticesinde, altı galeri tamamen açılarak, dört oda ve 33 lahit mezar ortaya çıkardık. Kazılar sonucunda da, bir damga mühür, 2 yüzük, bir kolye, 4 sparül ve bir sikke olmak üzere toplam 9 eser Adıyaman Müzesi'nde kazandırıldı." şeklinde konuştu.
adiyamanhaber.com, 18.05.2006

2006 ARKEOLOJİ KAZILARINA 11 TRİLYON


3 ARALIK 2005

Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri, geçen yıl arkeolojik kazılara ayrılan ödeneğin 2 trilyon lira olduğunu hatırlatarak, Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'un talimatlarıyla bu yıl söz konusu rakamın 11 trilyon liraya çıkarıldığını kaydettiler.

KONSTANTİN SURLARI


2 Mayıs 2006 Salı

İstanbul arkeolojisine ışık tutan ve yok olduğu sanılan Konstantin
Surları'nda tahribat başladı

Tarihi sur çıktı, kazı durdu
Kazının sorumlusu Metin Gökçay, belirsizlik olduğu için çalışmaların
durduğunu, DLH'nin istasyon yapılmayacağı için kazmak istemediğini
söyledi. Ancak kararın çok çabuk alınması gerektiğini belirten
Gökçay, surlarda tahribatın başladığına dikkat çekti.
ÖZLEM GÜVEMLİ

Marmaray Projesi kapsamında Yenikapı'da yürütülen arkeolojik
kazılarda bulunan ve tümüyle yok olduğu sanılan Konstantin
Surları'ndaki kazı çalışması durdu. 4 numaralı Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kurulu'nun surların korunmasına karar vermesi
ile Demiryolları, Limanlar ve Hava Meydanları İnşaatı Genel
Müdürlüğü'nün (DLH) de kazıları durdurması Konstantin Surları'nı
ortada bıraktı. DLH'nin kararı beklenirken İstanbul arkeolojisine
ışık tutan Konstantin Surları'nda ciddi bir tahribat başladı.

Marmaray için 3 ayrı noktada yürütülen arkeolojik kazılarda en çok
tarihi kalıntıya rastlanan bölge Yenikapı oldu. Yenikapı'da 1. bölge
olarak tanımlanan bölgede değişik çağlara ait 8 tekne bulundu.
Teknelerle ilgili çalışmalar sürerken üçüncü bölgede başlayan
kazılarda kent tarihi açısından önem taşıyan Konstantin Surları'na
ulaşıldı.

Kazının sorumlusu arkeolog Metin Gökçay , burada çalışmalara
başladıkları sırada geç dönem bahçe duvarları bulduklarını ve onları
belgeleyip kazıya devam ettiklerini anlattı. Kazıya devam ederken
doğu-batı yönünde 4.5 metre genişliğinde düzgün taşlarla örülmüş bir
duvar gördüklerini belirten Gökçay, ''Bunların Konstantin Surları
olduğuna eminim. Genişliği 4.5 metre, uzunluğu 51 metre kadar.
1500'lerin başında yıkıldığı söylenen Hisar Kapısı, surların önemli
bir kapısı. Roma'ya giden yol ile mutlaka bağlantısı var'' dedi.
Konstantin Surları'na ait bir parçanın bugüne dek hiç bulunmamış
olması nedeniyle kazının büyük önem taşıdığını ifade eden Gökçay,
bin yıl kadar önce yaşanan bir depremde tsunaminin yok
ettiği ''Eleutherion Limanı'' nı da bulduklarını söyledi.


SURLARDA GİZLİ YOL

Konstantin Surları'nın içinde gizli bir yol bulduklarını ifade eden
Gökçay, ''Deniz tarafına açılan suru kesen 2 metre genişlikte 's'
şeklinde gizli yol bulduk. Yüksekliği yaklaşık 1.90, genişliği de
1.80 civarında. İçinde bulduğumuz 16 adet yağ kandili,
aydınlatılarak geçilen bir yol olduğunu gösteriyor' dedi.

Gökçay, tsunami ile yok olduğu tahmin edilen Eleutherion Limanı'nın
4. yüzyıldan itibaren kullanıldığını düşündüklerini ifade ederek şu
bilgileri verdi: ''İskelelerin kuzey tarafında 60 adet taş çapa
bulduk. Moğol yüzlü bir kap bulduk. Bu, Rusya ile ticaretin olduğunu
gösteriyor. Sandaletler bulduk. O dönemdeki Bizans giyim tarzını
gösteriyor.''

Gökçay, DLH'nin surların korunmasına karar verilmesi üzerine kazıyı
durdurduğunu anlatarak şunları söyledi: ''Belirsizlik olduğu için
çalışmalar durdu. DLH istasyon yapamayacağı için kazmak istemiyor.
Kararın çabuk alınması gerekiyor, surlarda tahribat başladı bile.
Gizli yolun üstündeki şaplı alanda dökülmeler başladı. Surların çok
fazla dayanması mümkün değil. Güneşten, kardan, yağmurdan korunması
gerek.''

2 Mayıs 2006 Salı Cumhuriyet Gazetesi


İlk Surlar Olabilir
17 Mart 2006
Marmara surlarının denizle ilişkisini gösteren temel kalıntılar, kesin
olmamakla birlikte İstanbul'un ilk surları olabilir. Doğu yakasında 3 farklı
döneme ait buluntulara rastlandı.

{ İlk surlar sözü yanlış bildiğiniz gibi..Byzantion suru ve kesin olmasa
bile Septimus Severius suru var ondan önce.

Marmaray kapsamında Yenikapı'da yürütülen arkeolojik kazılarda bulunan ve
İstanbul'un ilk surları olabileceği tahmin edilen Konstantin dönemine ait
temel kalıntıları nedeni ile Bölge Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kurulu, projenin değiştirilmesine karar verdi. Ulaştırma Bakanlığı, kurulun
kararı üzerine, bulunan önemli mimari kalıntıların korunacağı yeni bir proje
hazırlıyor. Marmaray Projesi için İstanbul'un 3 ayrı noktasında yürütülen
arkeolojik kazılarda yeni buluntulara ulaşıldı. Konu ile ilgili gazetemize
bilgi veren İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü ve Kazı Başkanı Dr. İsmail
Karamut , Yenikapı'da 26 bin metrekarelik alanda doğu yakası, batı yakası ve
orta bölüm olmak üzere 3 noktada çalışmaların sürdüğünü anlattı. Karamut,
Yenikapı çalışmalarının batı bölümünde yürütülen çalışmalarda geç Roma
dönemine ait duvar kalıntısına, Bizans dönemine tarihlenen içinde bol
miktarda kandillerin çıktığı tonozlu bir galeriye, geç Bizans dönemine ait
tonozlu mezar yapılarına rastlandığını belirtti.


Kaynak: Cumhuriyet ________

THE GUARDIAN Gazetesinde 25 Ocak 2006 tarihinde yayınlanan yazı aşağıda

istanbul3a.jpg

Ian Traynor in Istanbul
Wednesday January 25, 2006
The Guardian

Lost treasures of Constantinople test Turkey's 21st-century ambition

£2bn train tunnel linking Europe to Asia faces delays as dig unearths 5th-century port




Archaeologists pictured amid the ruins of modern Istanbul's ancient port. Photograph: Sean Smith



Deep in the soft black earth beneath the cleared slum tenements of old Istanbul, Metin Gokcay points to neatly stacked and labelled crates heaped with shattered crockery. "That's mostly old mosaics and old ceramics," said the Istanbul city archaeologist. "And over there we found bones and coins."
Looking at huge slabs of limestone emerging from a depth of more than 7 metres (25ft) below ground, he adds: "That's late Roman, this is early Byzantine. This tunnel here is very interesting. Perhaps Constantine's mother had her palace over there."




The archaeologist is making mischief. For more than a millennium this city bore the name of Constantine, but whether the emperor's mother lived at this spot called Yenikapi, a powerful stone's throw from the Sea of Marmara, is a moot point. Mr Gokcay is intrigued and baffled by the subterranean stone tunnel which, measuring 1.8 metres by 1.5 metres, is too big to have been used for sewage or as an aqueduct.
But if Mr Gokcay remains in the dark as to the function of the ancient tunnel, his excavations have led to a stunning discovery that could jeopardise Turkey's most ambitious engineering project - a new rail and underground system traversing the Bosphorus and connecting Europe to Asia via a high-speed railway.

Mr Gokcay has uncovered a 5th-century gem - the original port of Constantinople, a maze of dams, jetties and platforms that once was Byzantium's hub for trade with the near east.

Cemal Pulak, a Turkish-American, from Texas, and one of the world's leading experts in nautical archaeology, said: "The ships from here carried the wine in jars and amphorae from the Sea of Marmara. The cargoes of grain came in from Alexandria. This was the harbour that allowed this city to be."

In a mood of barely suppressed excitement, armies of archaeologists and labourers have been scraping away silt and rubble for the past year and revealed a vast site the size of several football pitches. It is slowly giving up its secrets and its treasures.

Seven sunken ships have already been found buried in mud at Yenikapi, a few hundred metres inland from the Sea of Marmara and a 10-minute stroll from the mass tourist attractions of the Grand Bazaar and the Topkapi Palace.

Mr Pulak is thrilled that one of the ships, a longboat, may be the first Byzantine naval vessel ever found. All of the boats appear to have been wrecked in a storm. There are 1,000-year-old shipping ropes in perfect condition, preserved in silt for centuries. There are huge forged iron anchors, viewed as so valuable in medieval Byzantium they were highly prized items in the dowries of the daughters of the wealthy.

Treasure chest

But if the discovery of the ancient port of Constantinople promises a treasure chest of riches for historians and archaeologists, it also brings its problems. The old harbour straddles what is to become the biggest railway station in Turkey, a gleaming modern temple connecting the city's new high-speed rail and metro.

"It's a phenomenal site. But it opens a can of worms," said Mr Pulak. "This is to be the biggest station in Turkey and they'll be wanting to put huge shopping malls on the top."

The Yenikapi site is the linchpin of what the Turkish government dubs the "project of the century". The $4bn (£2.2bn) Marmaray transport project is being built by a Japanese-led consortium. There will be tunnelling under the Bosphorus for the first time ever, with high-speed trains going through the deepest underwater tunnel in the world in the middle of a high-risk earthquake zone. The tunnel itself will be built to withstand quakes of 9.0 on the Richter scale in the area of the North Anatolian Fault, which runs below the Sea of Marmara nearing the walls of Istanbul. Seismologists say a large earthquake and a mini tsunami are almost inevitable within a generation at the latest.

The ambitious new transport system is to shift 75,000 passengers an hour and to put Istanbul behind only Tokyo and New York in the global league table for urban rail capacity.

There is no doubt the Marmaray is needed urgently. In a city of 12 million, which seems to grow by the week, the traffic congestion is a nightmare and the Bosphorus bridges are gridlocked semi-permanently. So the engineers, transport officials and urban planners are in a hurry to get the infrastructure built by the end of the decade. That puts Mr Gokcay and his teams of experts under immense pressure to finish their dig.

"The transport guys say they are losing a million a day because of the archaeological delays," said one expert. "But it's ridiculous - when they were building the Athens metro the excavations took seven years. Here they want it finished in six months."

Ismail Karamut, the director of the city's museum of archaeology and a leading expert on the history of Istanbul, refuses to be intimidated by the urban planners. "This city is 2,800 years old and here we're digging right in the middle of a living city. It's not like excavating on a mountainside. The transport people can't start until we're finished. And maybe they'll have to change their project depending on what we find. We've told them we can't give them a deadline."

It is perhaps logical and fitting that the same spot that provided the shipping hub for 5th-century Constantinople should become the rail nexus for 21st-century Istanbul. But the dilemmas thrown up by trying to secure the future without destroying the past are a headache.

Ottoman gardeners

The discovered artefacts fall into the easy bit. The ships can be rebuilt using computer simulations; the anchors, ropes and coins can all be housed elsewhere. But you cannot move the ancient port - believed to be Portus Theodosiacus, in use from the 4th to the 7th centuries, after which it started silting up, then became useless for shipping. In later centuries it served just as fertile vegetable plots for Ottoman allotment gardeners.

One idea is to cordon off the old port area creating an "archaeological island" that would be an exhibit in the new transport complex. But that is a tricky solution because of the underground shafts and the vast scale of the station.

The doyen of archaeology for Constantinople, the late German researcher Wolfgang Muller-Wiener, predicted 30 years ago that the old port would be found at Yenikapi. But the site was covered in illegal tenements and could not be explored. It was the modern transport project that made discovery of the old port possible, since the site had to be cleared to make way for the railway station.

Mr Karamut said: "We knew from the ancient documents and records that there was some kind of port around there. But we didn't know exactly where. We didn't know that it could be Constantinople's first harbour."

Parion antik kentinde 2 bin yıllık altın taç

alacahoyuk.jpg

2005 YILI ARKEOLOJİ KAZI HABERLERİ

2004 YILI ARKEOLOJİ KAZI HABERLERİ için tıklayınız

duz

 
        mesaj kutusu  Konuk  Defteri     

arkeolojidunyasi@gmail.com

bana ulaşmak için yukardaki maili kullanın veya üzerine tıklayın