arkeoloji dunyası
2008 Yılı Arkeoloji Haberleri

ARKEOLOJİ DÜNYASI

ARKEOLOJİ ETKİNLİKLERİ

ARKEOLOJİ BELGESELLERİ

ARKEOLOJİ HABERLERİ

arkeoloji haber arşivi

ARKEOLOJİ KAZI HABERLERİ

ARKEOLOJİ KAZILARI

 

ANTİK BÖLGELER

ANTİK KENTLER

HÖYÜKLER

ANADOLU UYGARLIKLARI

MÜZELER

TARİH ÇAĞLARI

MİTOLOJİ

Tanrılar-Tanrıçalar-Kahramanlar ve Atrübüleri

ARKEOLOJİ SÖZLÜĞÜ

ARKEOLOJİ MAKALELERİ

 

ARKEOLOJİ KİTAPLARI

ARKEOLOJİ GEZİLERİ

İST. ARK. MZ. SEMİNERİ

 

ARKEOLOJİ GEZİLERİM

ARKEO DOSTLAR

ARKEO İLGİNÇ

SÖZ SİZDE

MESAJINIZ VAR

YEREL ARAŞTIRMACILARIMIZ

ARKEOLOJİ HOCALARI

ARKEOLOJİ SİTELERİLİNKLERİ

 

 

 

Noel Baba Müzesi'nde Restorasyon

Restorasyon çalışmaları sırasında 12 tane yeni duvar resmi ortaya çıkarıldı

23.11.2008

Antalya'nın Demre ilçesindeki Noel Baba Müzesi, bölgenin en çok turist çeken tarihi mekanlarında biri...

Müze'deki restorasyon çalışmaları sırasında 8 ve 9'uncu yüzyıllara ait 12 tane duvar resmi ortaya çıkarıldı.
Bunların 8 ve 9'uncu yüzyılda yapıldığı tahmin ediliyor .

Din adamlarının yaptıkları toplantıların tasvir edildiği resimler, önce çamur tabakasından temizleniyor daha sonra yapıştırıcı ile sağlamlaştırılıp sabitleniyor .

Onbir yıldır devam eden duvar resmi çalışmalarının bu yıl tamamlanması bekleniyor.

 

Mısır'da yeni bir piramit bulundu
11.11.2008

 

Mısır'ın baş arkeoloğu Zahi Hawass, Kahire'nin 19 kilometre güneyindeki Sakkara kentinde yaklaşık 4300 yıllık yeni bir piramit bulunduğunu açıkladı.

 

Mısır'ın en eski başkenti Memphis'te hüküm süren kralların gömülü olduğu mezarlık alanının bulunduğu Sakkara'daki kazı alanında yapılan açıklamada, piramidin Eski Krallık döneminde 6. Hanedanın kurucusu olan Kral Teti'nin annesi Kraliçe Sesheshet'e ait olduğu belirtildi.

 

Bölgede iki yıldan beri kazı çalışmaları yürüten ekibin başkanı Hawass, bulunan 5 metre uzunluğundaki yapının piramit olduğunun iki ay önce netlik kazandığını söyledi.

 

Hawass, yeni piramidin, Mısır'da bugüne kadar bulunan 118. piramit olduğunu da sözlerine ekledi.

 

Hadrian Heykeli Londra'da Sergileniyor
30.08.2008

Burdur'un Ağlasun ilçesi sınırları içindeki, tarihi MÖ 6000'lere dayanan Sagalassos Antik Kenti, gün ışığına çıkan tarihi eserleriyle tüm dünyanın dikkatlerini üzerine topluyor.

Belçika'daki Leuven Katolik Üniversitesi Arkeoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Marc Waelkens başkanlığında yürütülen kazıların bu yılki bölümü tamamlandı. Bu yılki kazılarda gün ışığına çıkarılan eserler arasında en büyük ilgiyi Roma İmparatoru Marcus Aurelius'a ait baş ve ayak heykelleri ile 16. Roma İmparatoru Antoninus Pius'un eşi Faustina Maior'a ait baş heykeli çekti.

Öte yandan, geçtiğimiz yılki kazılarda gün ışığına çıkarılan Roma İmparatoru Hadrian'a ait baş heykeli ise Londra'daki British Museum'da düzenlenen "Hadrian" sergisinin en önemli parçası oldu.

Burdur Müze Müdürü Hacı Ali Ekinci, yaptığı açıklamada, Fransız bir gezgin tarafından 1706 yılında bulunan antik kentte bu yıl 8 hafta süren kazıların tamamlandığını bildirdi. Sagalassos'un Toroslar'ın zirvesinde, 1500 metre yükseklikte kurulduğunu anlatan Ekinci, antik kentin Psidia coğrafyasının önemli yerleşim birimlerinden birisi olduğuna dikkati çekti.

Hacı Ali Ekinci, kazı çalışmalarının Antoninler Çeşmesi, Roma hamamı, Makellon denilen ticari yapı çevresinde sürdüğünü kaydetti.

Kazılarda heykellerden günlük malzemelere kadar pek çok parçanın gün ışığına çıktığını anlatan Ekinci, geçen yılki kazıların en önemli parçası olan Roma İmparatoru Hadrian'a ait heykelin ise sergilenmek üzere Londra'daki British Museum'a gönderildiğini hatırlattı.

Serginin gerçekleştirildiği salonun Burdur Müzesi büyüklüğünde olduğunu dile getiren Ekinci, "Sergi alanına girdikten sonra ilk gördüğünüz heykel, Sagalassos'tan giden İmparator Hadrian'a ait baş heykeli. İngilizler, İmparator Hadrian'a büyük önem gösteriyorlar. Bu sergiyle Burdur'u ve Türkiye'yi çok iyi şekilde tanıttık" diye konuştu.

Hacı Ali Ekinci, bölgede 20 yıldır devam eden kazılarda çoğunluğu sikke, kemik, metal ve taş malzemeler olmak üzere küçük eserlerin gün ışığına çıkarıldığını, antik kentten çıkarılan eser sayısının ise 500'e ulaştığını bildirdi.

Hacılar Höyüğü Kazıları
Ekinci, Sagalassos Antik Kenti'nin Burdur Arkeoloji Müzesi'nin de önemli bir tarihi eser kaynağı olduğunu anlattı. Müzenin kuruluşunu tamamlayalı 50 yıl olduğunu belirten Ekinci, yürütülen kazılar arasında en detaylısının Sagalassos Antik Kenti olduğunu dile getirdi. Bunun yanı sıra Hacılar Höyüğü'nün de unutulmaması gerektiğini vurgulayan Ekinci, şu bilgileri verdi:

"Hacılar'da kazılara 1956'da başlandı. Şu ana kadar bu bölgede neolitik dönem denilen, yani insanların ilk yerleşik hayata geçtikleri, alet yapmayı, toprağı sürmeyi, hayvanları evcilleştirmeyi öğrendikleri dönemi görebiliyoruz. Yani Hacılar Höyüğü'nde yeni bir tarih yaratılmış, mağaradan çıkılıp yerleşik hayata geçilmiş."

Burdur Müzesi'nde yaklaşık 60 bin eser olduğunu da belirten Hacı Ali Ekinci, bu eserlerin 3 binini sergileyebildiklerini anlattı.

Ekinci, müzenin internet ortamında üç boyutlu olarak gezilebildiğini de sözlerine ekledi.

 

Dünya'nın 8'inci harikası Nemrut Dağı'nda film izleme keyfi...
29.08.2008
Adıyaman Nemrut 1'inci Film Günleri Gösterimi, Nemrut'un zirvesinde başladı.

Yerli ve yabancı çok sayıda turist, yorucu bir yürüşün ardından 2 bin 206 metre yükseklikteki zirveye ulaştı.

Turistler, devasa kral ve tanrı heykellerinin arasında güneşin batışını izledi...

Nemrut'u dünyaya tanıtmak amacıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Adıyaman Üniversitesi'nin birlikte gerçekleştirdiği 1'inci Film Günleri kurulan dev ekranda başladı.

Nemrut Dağı'nda gece filmler izlendi...

"Nemrut Belgeseli"nin gösterimi ile gecenin karanlığı aydınlığa dönüştü.

Bir hafta sürecek Nemrut 1'nci Film Günleri kapsamında Kahta, Nemrut, Gerger, Sincik ve Samsat ilçelerinde yöreyi tanıtan belgeseller gösterilecek.

 

Anadolu Senfoni Orkestrası, Aizanoi Antik Kenti'nde konser verdi.

29 8 2008

Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası, üniversitenin kuruluşunun 50. yıl etkinlikleri kapsamında Kütahya'nın Çavdarhisar ilçesindeki Aizanoi Antik Kenti'nde konser verdi.

Zeus Tapınağı'ndaki konserde 80 kişilik Orkestra'yı, Şef ve Genel Müzik Yönetmeni Burak Tüzün yönetti. Orkestra'ya eşlik eden Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Çok Sesli Korosunun şefliğini de Gülsevin Doğanay yaptı.

Programda Turgay Erdener'in "Turkuvaz Şarkıları" adlı eseri ve Muammer Sun'un Kurtuluş ve Cumhuriyet filmlerinin müziklerinden seçilmiş bölümler seslendirildi.

Solistliğini Ankara Devlet Opera ve Balesi sanatçısı soprano Hülya Kazan'ın yaptığı konserde, Nutuk'tan seçilmiş parçaları ise öğretim üyelerinden Erol İpekli seslendirdi.

Çeşitli renklerdeki ışıklarla farklı bir görüntüye bürünen Zeus Tapınağı'ndaki konserin son bölümünde seslendirilen 10. Yıl Marşı'na protokol ve ilçe halkı eşlik etti.

 

 

Efes'te Tiyatro İzlenecek

3 yıl sonra Türkiye'nin kullanılabilir tek antik tiyatrosu Efes olacak

13.08.2008

 

İzmir'in Selçuk İlçe Belediye Başkanı Vefa Ülgür, 3 yıl sonra Türkiye'nin kullanılabilir tek antik tiyatrosunun "Efes Antik Tiyatrosu" olacağını bildirdi.

Antik Tiyatroda Restorasyon

Ülgür, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Kazı Evi Başkanlığı iş birliği içinde 3 yıldır Efes Antik Tiyatrosu'nun restorasyonunu yürüttüklerini anımsattı.

Selçuk Belediyesi bütçesinden kültür varlıklarının korunmasına yönelik çalışmalar için bu yıl 1 milyon YTL harcamada bulunacaklarına işaret eden Ülgür, 3 yıl sonra Türkiye'nin kullanılabilir tek antik tiyatrosunun Efes Antik Tiyatrosu olacağını bildirdi.

Ülgür, burada her yıl en azından bir sanat ve kültür ağırlıklı uluslararası organizasyon planladıklarını sözlerine ekledi.

 

Kaçırılmış Eserlere Yakın Takip

13.08.2008 Almanya'nın bu sene içinde Hitit Steli'ni iade etmesi bekleniyor.

Yurtdışındaki tarihi eserlerimiz yakın takipte. Ancak onların iadesi için eserin Türkiye çıkışlı olduğunun ispat edilmesi gerekiyor, bu da yıllar sürüyor. Yurtdışına kaçırılan tarihi eserlerimiz yüz binleri aştığı belirtiliyor. Kesin bir rakam vermek güç. Çünkü koleksiyonerlerin elindeki eserleri tahmin etmek mümkün değil. Bunların çoğunluğunu arkeolojik eserler oluşturuyor. Eserler başta Amerika Birleşik Devletleri'nde olmak üzere Avrupa ülkelerine dağılmış durumda. Envanter bilgisi ve fotoğrafı olan eserlerin iadesi daha kolay. Ancak sıkıntı kaçak kazılarda çıkarılarak yurtdışına kaçırılan eserlerde yaşanıyor. Çünkü Türkiye'ye ait olduğunu ispatlamak oldukça zor. Karşılaştırmalı raporların hazırlanması gerekiyor. Sonuçta dava açılıyor. Bu da uzun yıllar sürebiliyor. 2007'de 8 eser iade edildi. Bu yılbaşında da Kocaeli Müzesi fuar alanından çalınan eserin iadesi sağlandı. Şimdi ise Almanya'daki Hitit Steli'nin yani yekpare taştan oluşan eserin Türkiye'ye iadesi bekleniyor. Çünkü bir tesadüf yıllar sürecek işlemi kolaylaştırmış. Bu eser, 2005'te Almanya'da satışa sunulmuş. Türkiye'nin müdahalesi ile satış durdurulmuş ama eser iade edilmemiş çünkü bu işlem de yıllar sürüyor, ta ki eseri kaçıran kişinin 3 yıl sonra İzmir'de, yine bir tarihi eser kaçakçılığından yakalanana kadar. O'nun itirafı iade işlemini kolaylaştırmış.

 

Muğla'da 12 farklı arkeolojik kazı sürüyor

31 Temmuz, 2008

Muğla Valisi Ahmet Altıparmak, Muğla ve ilçelerinde 12 arkeolojik ve bilimsel kazı çalışması yapıldığını bildirdi.

Muğla Valiliğinde düzenlenen toplantıda konuşan Altıparmak, kentte 22'si düzenlenmiş 195 ören yeri olduğunu belirterek, "2007 yılında Muğla'da Bakanlar Kurulu kararıyla 8, müze başkanlığı gözetiminde ise 5 kazı çalışması yürütüldü. 2007 yılında toplam 13 kazı çalışması yapıldı" dedi.

Muğla ve ilçelerinin "Karia" ile "Likya" gibi zengin bir arkeolojik geçmişe ve kültürel mirasa sahip olduğunu ifade eden Vali Altıparmak, şunları söyledi:

"2008 yılında Muğla ve ilçelerinde Bakanlar Kurulu kararıyla 6'sı yüzey araştırması, 6'sı arkeolojik kazı olmak üzere toplam 12 Arkeolojik ve bilimsel kazı çalışması yapılıyor. Amacımız, bölgemizde bulunan kültürel zenginlikleri dünyanın farklı kültürlerinden insanlarla paylaşmak.
 
Kazı çalışmaları yapılırken tüm sorunları çözmek mümkün değil. Tüm zorluklara rağmen çalışmalarını aralıksız sürdüren kazı başkanlarını ve çalışmalarda emeği geçen herkesi gösterdikleri özverili çalışmaları için kutluyorum"

Muğla Valiliğinde düzenlenen toplantıya, Muğla Vali yardımcısı Recep Yüksel, Kültür ve Turizm Müdürü Osman Murat Süslü, İlçe kaymakamları, müze müdürleri ve kazı başkanları katıldı.

 

Nemrut'ta heykellere bakterili koruma

29 Temmuz, 2008

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında 2007 yılında imzalanan ''Kommagene-Nemrut Koruma ve Geliştirme Programı'' kapsamında, Nemrut Dağı'nda başlatılan çalışmalar devam ediyor.

Bölgede halen 40 kişilik ekip, dev tanrı heykellerinin yer aldığı Nemrut Dağı'nın değişik yerlerinde çalışma yapıyor.

ODTÜ Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Neriman Şahin Güçhan başkanlığında 2010 yılına kadar devam edecek koruma çalışmaları kapsamında, iklim şartları nedeniyle üzerlerinde çatlaklar oluşan heykellerin korunması için titiz bir çalışma yapılıyor.

ODTÜ Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi ve Nemrut Dağı'ndaki Taş ve Heykellerin Korunması ve Onarımı Projesi Sorumlusu Prof. Dr. Emine Caner Saltık, Nemrut Dağı'nda, gazetecilere yaptığı açıklamada, dev tanrı heykellerinin korunması için 26 Temmuzda başlatılan çalışmalar kapsamında, heykellerdeki tahribatı en aza indirmek için bakteri kullandıklarını söyledi.

Heykellerin ve kabartmaların korunmasıyla ilgili daha önce de çalışmalar yaptıklarını bildiren Prof. Dr. Saltık, Nemrut Dağı'nda bulunan heykellerde kireç taşı ve kum taşı olmak üzere iki çeşit taş kullanıldığını belirtti.

Prof. Dr. Saltık, şu bilgileri verdi:

"Buradaki yaklaşımımız, taşın yapısına benzer yapı oluşturarak taşı tamir etmek. Çünkü yabancı malzemeler koyduğunuz zaman, içinde olan uyumsuzluklar bozulmaları hızlandırıyor. Biz taşın kabul edebileceği ve uzun yıllar taşın bozulmasını önleyebilecek ve yavaşlatabilecek yöntemleri keşfetmek için araştırma yapıyoruz.

Bu araştırmalar 4 kısımdan oluşuyor. Kalsitleştirme çalışmasıyla kireç taşlarından ayrılan parçaları yapıştırıyoruz. Kum taşlarının ayrılmalarını önlemek için silikatlaştırma yapıyoruz, koruyucu yüzey örtüleri oluşturmak için ise bio mineralleştirme yapıyoruz.

Bu çalışmalarımızda bakteriler kullanıyoruz. Dolgu malzemelerinin içine koyduğumuz bakteriler ile sağlıklı bir kalsit tabakası oluşturmasını sağlamaya çalışıyoruz.
 
Bir de heykellerin üzerindeki çatlaklar ve boşlukları doldurmak için kireç taşlarına ve kum taşlarına uygun harçlar tasarlıyoruz. Aynı zamanda hem bu taşlarda hem de bunlara benzer yapıdaki taşlarda hem arazide hem de ODTÜ'deki laboratuvarlarımızda deneme çalışmaları yapıyoruz.
 
Bunları sınayarak taşa uygunlukları tespit edildikten sonra geniş çapta uygulamalara girişilecek. Aynı zamanda biz uygulamaları yapacak olan ekibi de burada yetiştiriyoruz."

Kommagene-Nemrut koruma ve geliştirme programı

ODTÜ Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi ve Doç. Dr. Neriman Şahin Güçhan ise ODTÜ ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında geliştirilen programın, farklı ölçeklerde bir dizi projeyle, başta Nemrut Dağı olmak üzere Adıyaman'daki kültür varlıklarının turizm amaçlı kullanımı ve korunmasına yönelik olduğunu söyledi.

Güçhan, şu bilgileri verdi:

"Dolaysıyla bu program birçok alt ölçekli projeden oluşuyor. 2006 yılından bu yana biz iki etabı tamamlamış durumdayız. Bunlardan biri Nemrut Dağı ile ilgili çevre düzenlemesi projesinin hazırlanmasıdır.
 
Bu proje kapsamında bir yandan Nemrut ile ilgili korumaya yönelik araştırmalar sürerken alanın korunması turizme yönelik doğru kullanımı, turistlerin ihtiyaçlarının giderilmesi ve özellikle turizm nedeniyle eserlere verilen zararların engellenmesi amaçlanıyor.
 
Aslında Nemrut Dağı'ndaki bozulma yüz yıldır devam etmekte. Baraj yapıldıktan sonra nem çok artı ciddi zararlar görüyor gibi etkenlerde var. Bozulma kuşkusu var ama bu müthiş hızlı da değil. Yüz yıl öncesinin arkeoloji ve koruma anlayışı ile bugünün anlayışı çok değişti."

Nemrut Dağı'nda korumaya yönelik yapılan çalışmaların oldukça sınırlı olduğunu vurgulayan Güçhan, "Orada bütün araştırma ekiplerinin asıl amacı Kral Antiochos'un mezar odasını bulmaya yoğunlaşmış durumda. Bizim pozisyonumuz ise çok farklı. Biz koruma amaçlı çalışıyoruz. Biz bir kazı ekibi değiliz. Dolayısıyla biz kazı yapmayacağız" diye konuştu.

Eserlerdeki hasarın ve bozulmanın tamamen engellenmesinin mümkün olmadığını bildiren Güçhan, "Ama, bunu olabildiğince yavaşlatmak gibi bir amacımız var. Arkeoloji ile korumanın günümüzde tüm dünyada olduğu gibi bir arada yürümesi lazım. Nemrut bu açıdan bugüne kadar şanssız bir örnek olmuş. Bundan sonra umuyoruz bu çehreyi ve bu durumu biz değiştireceğiz. ODTÜ ve Kültür ve Turizm Bakanlığı işbirliği içinde" dedi.

 

 

 

 

3500 yıllık kaya mezarı üzerine villa yaptılar

13 Mayıs 2008
Bodrum’da, 3500 yıllık Karya kaya mezarları ve odalarının üzerine yüzme havuzlu villa yaptılar. Yaptığı vilları 140 bin paund’a satışa çıkaran müteahhit, “Her şeyimiz yasal. Ayrıca mezarların üzerine sadece biz inşaat yapmıyoruz, herkes yapıyorMezarlar inşaat yapılırken tahribata uğramış olabilir, ama inşaat için gerekli tüm izinleri aldık. Ayrıca mezarların üzerine sadece biz inşaat yapmıyoruz ki herkes yapıyor” diye konuştu.

-BODRUM’da geçen cumartesi “Miken Uygarlığı ve Bodrum’daki İzleri” isimli bir konferans veren Akdeniz Üniversitesi Tarih ve Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fahri Işık, 3500 yıllık Karya kaya mezarları üzerine yapılan yazlıkları örnek göstererek tarih yağmasına isyan etti. Mezar odalarının merdivenlerinin kırıcılarla tahrip edildiği, mezarların üzerine yüzme havuzu yapıldığını, oda duvar ve zeminlerinin kırılarak atık su boruları geçirildiği, üzerlerine demir çakılarak tel örgüyle çevrilip duvar örüldüğünü aktaran Prof. Fahri Işık, böylesine sağduyusuz, yağmacı ve fırsatçı olunmasına büyük tepki gösterdi.

Kaya mezarların üstündeki havuzlar yıkıldı 11 Temmuz 2008

Kaya mezarlarının bulunduğu bölgeye giden bir kepçe, mezarların üzerinde bulunan 2 havuzu yıktı.

 



 

Bu mezar süpermarkette ancak satılmıyor

16 Mayıs 2008

Bodrum’da, bir süpermarketin içindeki antik mezar görenleri şaşırtıyor. Kıbrıs Şehitleri Caddesi’ndeki bir süpermarkette sergilenen antik mezar, alışverişe gelen vatandaşların ve turistlerin ilgisini çekiyor.

Süpermarketin yetkilileri, antik mezarın, yaklaşık 10 yıl önce süpermarket yapılırken temel kazısında ortaya çıkarıldığını söylediler.
Market inşaatının durdurularak antik mezarda Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün özel izniyle Bodrum Sualtı ve Arkeoloji Müdürlüğü’nce kurtarma kazısı yapıldığını belirten yetkililer, mezarın, İzmir 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nce de tescil edildiğini bildirdiler.
Market yetkilileri, market açıldıktan sonra anıt mezarın, marketin bir köşesinde sergilenmesine karar verildiğini kaydettiler.

Süpermarketin müdürü Ali Eskiköy, antik mezarın müşterilerin ilgisini çektiğini belirterek, şöyle konuştu:“Müşterilerimiz, yapıyı inceliyorlar. Zaten duvarda açıklayıcı bilgilerimiz var. Mezarın kenarında 6 tane lahit olduğunu anlatan bilgiler var. Onun korunmasıyla ilgili yazılarımız var. Onları okuyorlar, gözlemliyorlar sonra alışverişlerine devam ediyorlar. Elimizden geldiğince koruyoruz, düzenli tutmaya çalışıyoruz.”

MEZAR, M.Ö. 3. YÜZYILA AİT

Bodrum Kalesi ve Sualtı Arkeoloji Müzesi yetkilileri, antik mezarın M.Ö. 3. yüzyıla ait olduğunun belirlendiğini kaydettiler.
Kayaya oyulmuş yaklaşık 2 metre boyunda ve 4 metre uzunluğundaki mezarda 6 lahit yer aldığını belirten yetkililer, mezarın bir aileye ait olduğunu ifade ettiler.

Öte yandan Bodrum Yurttaş İnisiyatifi Sözcüsü Ayhan Karahan ise anıt mezarın marketin içinde sergilenmesine anlam veremediklerini söyledi. Söz konusu yerde başka antik mezarlar da olabileceğini ifade eden Karahan, “Buraya market yapılması yasal değil. Biz karşı çıktık, ancak izin verildi. Marketin otopark olarak kullanılan bölümünde de 2 antik mezar var. Orası korunmuyor. Marketin yapıldığı yerde başka mezarlar da vardı. Onlar yokedildi” diye konuştu.



 

Seba Melikesi Belkıs’ın Sarayı bulundu

12 Mayıs 2008

Alman arkeologlar, Etiyopya’da (Eski Habeşistan) Aksum’da efsanevi Seba Melikesi Belkıs’ın sarayının kalıntılarını ortaya çıkarmayı başardı.

BERLİN - Almanya’daki Hamburg Üniversitesi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, Alman arkeologlardan oluşan ekip, M.Ö. 10. yüzyıldan kalma sarayın kalıntılarını bir Hıristiyan krala ait sarayın kalıntılarının altında buldu.

Seba Melikesi’nin sarayının, Musevi Kralı Hazreti Süleyman’dan olan oğlu Kral Menelik tarafından yıkıldığı ve hayranı olduğu Akyıldız’a (Sirius yıldızına) dönük biçimde yeniden inşa edildiği sanılıyor.

Etiyopya’nın batısındaki Aksum kentinde kazılar ve araştırmalar 1999’da başlamıştı.

Araştırmalar, Etiyopya’nın kökenlerinin yanı sıra Etiyopya’daki Ortodoks Kilisesi’nin kökenlerini ortaya çıkarmaya yönelikti.

SEBA MELİKESİ BELKIS
Etiyopya’da, Hıristiyanlık ve Ortodoks inançları çok önemli. Habeş halkı M.S. 4. yüzyılda Aksum Kralı Ezana ile Hıristiyanlığı kabul etti ve Ermenilerden sonra ya da onlarla birlikte Hıristiyanlığı resmen kabul eden ikinci halk oldu.

Habeşistan Hıristiyanlığında çok özel farklılık olduğu biliyor ve öyküsü şöyle anlatılıyor:

Habeşistan’ı Yemen ile birlikte başkent Aksum’dan yöneten Seba Melikesi Belkıs, bir gün Musevi Kralı Hz. Süleyman’ı Kudüs’te ziyaret eder. Değişik mitolojik öğelerle örülü bir gece birlikte olurlar. Seba Melikesi’nin döndükten sonra bir oğlu olur. Oğluna İbn-el Melik adını verir. İbn-el Melik daha sonra Habeşistan’da Süleyman Hanedanını kuracak olan I. Menelik olarak bilinecektir.


"BİZANS TARİHİ ARAŞTIRMALARINDA MÜHÜRLERİN ÖNEMİ"

Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü "SigiDoc" (Bizans Kurşun Mühürleri Veritabanı Projesi) projesini destekliyor. Proje kapsamında Prof. Jean - Claude Cheynet 4 Nisan 2008 tarihinde Pera Müzesi'nde "Bizans tarihi araştırmalarında mühürlerin önemi" konulu bir konferans veriyor. Yurtiçi ve yurtdışındaki müze ve özel koleksiyonlarda bulunan, yayınlanmış veya yayınlanmayı bekleyen Bizans kurşun mühürlerine ait bilgilerin toplanacağı bir veritabanı projesi olan SigiDoc, Londra Üniversitesi'ne bağlı King's College'ın Bizans ve Çağdaş Yunan Araştırmaları Bölümü'nde Klasik ve Bizans Grekçesi profesörü olan Charlotte Rouéché tarafından oluşturuldu. Projenin yöneticiliğini ise; Paris IV Sorbonne Üniversitesi'nden dünyaca ünlü mühür uzmanı ve Bizans tarihi profesörü Jean-Claude Cheynet üstlendi. Projeyi destekleyen Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, Eylül 2008'de başlatılması hedeflenen 'SigiDoc: Bizans Kurşun Mühürleri Veritabanı Projesi'nin aynı zamanda kurumsal merkezi. Kurşun mühürler ait oldukları kişilerin isim, ünvan veya kurumsal bağlarına ait bilgiler taşıdıklarından, Bizans tarihçileri için son derece önemli bir kaynak oluşturuyor. Dünyada çok az sayıda uzman tarafından okunabilen mühürlerdeki bilgilere, SigiDoc veritabanı sayesinde Bizans tarihçileri tek bir kaynaktan ulaşabilecek ve bu sayede Bizans tarihinin bilinmeyen yönleri aydınlanabilecek. Türkiye'deki müze ve özel koleksiyonlarda çok sayıda Bizans kurşun mühürleri bulunmasına rağmen, ülkemizde bu alanda yapılan bilimsel çalışmalar yok denecek kadar az. Suna ve İnan Kıraç Vakfı, genç bilimadamlarının yetişmesine destek olmak ve mühürbilim alanındaki çalışmalara bir ivme kazandırmak amacıyla, SigiDoc projesi kapsamında bir öğrenciye burs ve çalışma imkanı sağlayacak. Burs için başvuruda bulunan öğrencilerle görüşmek ve projeyi anlatmak amacıyla İstanbul'a gelecek olan proje yöneticisi Profesör Jean Claude-Cheynet, 4 Nisan 2008 tarihinde, saat 18:30'da, Pera Müzesi oditoryumunda, 'Bizans Tarihi Araştırmalarında Mühürlerin Önemi' başlığı altında katılıma açık bir konferans verecek. http://www.iae.org.tr/sigidoc.asp

 
        mesaj kutusu  Konuk  Defteri     

arkeolojidunyasi@gmail.com

bana ulaşmak için yukardaki maili kullanın veya üzerine tıklayın